Darbeci Baro’nun Düşmüş Başkanı, Nerde O Kanun?

Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Darbeci Baro’nun düşmüş başkanı, nerde o kanun?
İnsan hayret ediyor.
Koca koca insanlar, nasıl bu kadar önyargılı olabilirler?
“Vicdan” derken, nasıl “vicdansızlık” yapabilirler?
“Adalet” derken, nasıl “zalimlik” yapabilirler?
“Hak” derken, nasıl “haksızlık” yapabilirler?
“Doğru konuşmalıyız” derken, nasıl “yalan” söyleyebilirler..
Kimden mi bahsediyorum?
İstanbul Barosu’nun düşmüş başkanı Ümit Kocasakal’dan..
Baro yönetiminden düştüler-düşmediler ayrı konu..
Haliç Kongre Merkezi’nin, “Hoop arkadaşlar, siz de kim oluyorsunuz? Önce genel kurulu toplantıya davet etme yetkiniz var mı, İl Seçim Kurulu’dan karar getirin, sonra salonu tahsis edeyim” demesi gerektiğine ilişkin itirazım ayrı konu..
Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğü’nün, “Yeter arkadaş. Ya üniversite, ya Baro.. Hem üniversitede öğretim üyesi olup, hem de mesai saatlerinde Baro’da vakit doldurmana artık tahammül edemeyiz” demesi gerekirken, kanunun paspas edilmesine seyirci kalması ayrı konu..
Esas itirazım, bu böyük hukukçuların, hukuktan habersiz olmalarına..
28 Şubat sürecinde, tıp profesörü rektörlerden dinledik.
Hukuk tahsili yapmamış dekanlardan dinledik..
“Başörtü, kanunlarımızda yasak.. Biz bir şey yapamayız” palavralarını attılar..
Haydi diyelim ki, onlar hukukçu olmadıkları için, birileri tarafından kandırıldılar..
Ama şimdi; “olmayan kanun”u gerekçe gösterip, “Ne yapalım yasa var” diyerek başörtü yasağını açıklayan, bir ceza hukukçusu..
Üstelik, düşmüş de olsa, bir baro başkanı..
Şöyle diyor düşmüş başkan: “Bizim bugüne kadar kimsenin başıyla başörtüsüyle ilgili bir sorunumuz olmadı. Bize başörtüsü üzerinden bir takım fesatlar oldu. Benim artık bu ülkede yargıya güvenim yok. Bu konuda tek güvendiğim bir şey var, vicdan. Başörtülü arkadaşlar 7. kata çıkıp benimle baş başa sohbet edebiliyorlar. ‘Baro başörtülüleri almıyor’ demeleri tamamen yalan. Yasa elvermediği sürece ben onlara yemin ettiremiyorum. Derslere devamda başını açması gerektiğini hatırlatıyoruz. Kanun buna izin vermiyor. Biz bir hukuk kurumuyuz. Kanuna rağmen bir şey yapabilir miyiz? Kanun ne ise biz onu uygularız. Bizim kimsenin başörtüsüyle ilgili bir sorunumuz yok.”
Bize “Yalan söylüyorlar” diye suçlama yapıyor düşmüş başkan.
O zaman hodri meydan..
Kendi itirafına göre, başörtülüler Baro’da kendisi ile görüşebiliyorlar ama, “yemin edemiyor”larmış..
Yani, başörtülü avukat adaylarının “yemin edemedikleri” kesin!
İhtilaf ne?
Biz diyoruz ki, “Yemin ettirmeme uygulaması kanunsuz!”
Önceki akşam tekrarladığı üzere düşmüş başkanın iddiası ise, “Kanun buna izin vermiyor.”
Buyur düşmüş başkan, göster bize o kanunu..
Özür dileyelim senden..
Nerde o kanun?
Eski yıllarda olsa idi,..
“Dur bakayım, kitaplığımda arayıp bulup, göstereyim” derdiniz ama..
O, eski yıllarda kaldı.
Sizin sözde cumhuriyetçilerin/gerici aydınların(!) döneminde kaldı.
Şimdi mürteciler(!) işbaşında..
Artık basıyorsunuz tuşa..
Tüm kanunlar elinin altında.
Basıyorsunuz arama butonuna, “Türban” diyorsunuz..
Varsa kanunda “türban”, çıkıyor karşına.
Yoksa kanunda “türban”, “Bulunamadı” cevabını alıyorsun.
Ben tekrar baktım.
Ne “türban”, ne “başörtüsü”, kanunlarda tek kelime ile geçmiyor..
Peki, sen nerden çıkarıyorsun “Kanun buna izin vermiyor” iddianı..
Nerden çıkardığın biraz karışık..
Burnundan mı.. Kulağından mı.. Yoksa bir başka yerinden mi bilmiyorum.
Ama kanunun kendisinden çıkarmadığın kesin..
Kanunda yok.. Peki nerde var, “başörtü” ile ilgili ifade?
Tüzükte yok.
Yönetmelikte yok..
Genelgede yok..
“Baro ilke kararı”nda var..
Onu da geçtiğimiz ay, Danıştay yürütmesini durdurdu..
Şimdi söyler misiniz, “kanundaki yasak” nerde?
Söyleyin düşmüş başkan..
Yalancı kim?
Siz mi, biz mi?