Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit

Evlilik Üzerine

 

Bugün oğlumun nikâh töreni var.. Dört çocuğumun 3’üncüsünü yolcu ediyorum.. Elimde kala kala bir kızım kaldı..

Ben bir ailenin iki çocuğundan biriyim.. Annemi de, babamı da çocukken kaybettim.. Başarılı olmayan ve kısa süren bir evliliğin yetim ve öksüz iki çocuğu.. Bir kız, bir oğlan.. 10 yaşımda ayrıldım evimden. 5 yaşımda gittiğim ilkokuldan on yaşımda mezun olduğumda nüfus cüzdanımın olmadığı anlaşıldı. Büyük yazdırdılar ki, ortaokula gidebileyim.. 10 yaşımda Maraş İmam Hatip’e kaydoldum leyli meccani olarak. Yani parasız yatılı.. 7 senelik İmam Hatip’i 9 senede 7 tane okul değiştirerek bitirebildim..
1960’ların başında, en fazla laik olduğunu düşündüğüm için oraya gidip iyi bir heykeltıraş ve ressam olup, ben “laik değilim” demek için güzel sanatlarda okumayı hayal eden bir İmam Hatipli.. Minarelerin, cami ve medrese portallarının birer plastik heykel olduğunu biliyordum o zaman.. Hattın, ebrunun, tezhibin de birer resim olduğunu.. Zaten İstanbul’a gelince kendimi hemen MTTB Sinema Kulübü’nde buldum.. “Yeni Sanat” dergisinin yayın kurulu üyesiydim. Gazetelerin sanat edebiyat sayfalarında yazılar yazıyordum..
Gazeteciliğe başlamam zaten 11 yaşlarında başladı. İlk mahalli gazetede yazım çıktığında 11, ilk ulusal gazetede yazım çıktığında 14, hakkımda ilk haber çıktığında 18 yaşımdaydım. 21 yaşımda zaten sanıktım artık. MNP davasında hüküm giymiştim. Kaçmak için İstanbul’a geldim..
Kız kardeşim, Şule Yüksel Şenler’in Ankara’da açtığı bir kursta derslere katılmıştı, dayımın kızları ile birlikte. Eşimi o vesile ile buldum, Ankara’da. Şimdi oğlumu Ankaralı bir kızla evlendiriyorum..
Ben anne tarafından Fettahoğulları’ndanım.. Dedem Osmaniye – Bahçe müftüsü. Babamın babası ise Maraş’ta Seyyidhanoğulları’ndan. O da vaiz..
Evlilik deyince, aman ha kardeşlerim, bu müesseseyi kıskançlıkla koruyun.. Bugünlerde Peygamberimizin (sav) doğum gününü kutluyoruz. O kutlu zat dünyadan ayrılmadan önce veda haccında ümmeti birkaç konuda uyardı. Biri kan davası, biri haksız servet edinme, biri kadınlar hususunda.. Buna benzer 20’ye yakın konu.. En çok üzerinde durduğu konuların başında bu 3 konu geliyor. Terör, cahillik ve yoksulluk hepsi ailenin hastalığı. Ailede şiddet varsa ve adalet yoksa o iklimden sağlıklı insan yetişmez. Anneler ve babalar okumuyorsa ve çocuklarını nasıl bir dünyaya doğurduklarının farkında değillerse o çocukların işi zor.. Eğer anneler ve babalar tembel ve aç gözlü, müsrif kimselerse o aile yakasını yoksulluktan kurtaramaz..
Yoksulluk, cahillik ve terörle mücadeleye evden başlamak gerek. Bu açıdan bu konuda en büyük sorumluluk; rehberlik açısından Fatma Şahin’e, Aile Bakanı’na düşüyor.
Bu işler tek başına siyasilere bırakılamayacak kadar önemli bir hadisedir. STK’lar da asli görevli ve sorumludur. Ve tabi camilerimiz.. Bu konuda biz hepimiz sorumluyuz. Mekteplerimiz de öyle. Bu konuda Eğitim Bir Sen’e de hayatî sorumluluklar düşüyor.. Basınımıza da bu konuda büyük görevler düşüyor.. Akıllı, sabırlı ve merhametli olacağız. Cömert olacağız. Çalışkan ve cesur olacağız. Unutmayalım ki; aklımız kadar iman edip, aklımız kadar iş başaracağız. Ama aklın tek başına hakikatin kaynağı ve ölçüsü olmadığını bileceğiz. Dindar olacağız ama, din büyüklerine iman etmeyecek, aklımızı kimseye kiraya vermeyeceğiz..
Size sorsam, çocuklarıma da bunu söylüyorum: Havaici asliye ve zaruret hali ile ilgili olmayan bir işiniz yokken, bir başkasının zaruret ve havaici asliye bir ihtiyacı için akrabanız, komşunuz, zaruret sahibi kişiyi, mübrem ve acil ihtiyacı için kendi nefsinizden öne alır mısınız? Müslümanlığınız dil ile ikrarınızdan ibaret değil, kalp ile tasdik bu ve benzeri sorularla anlam kazanır. Dul ve yetimlere sahip çıkıp çıkmamanızla ilgilidir bu işler. Yoksa sadece kıldığınız namazla ilgili değil. Sonra “Vay o namaz kılanların haline ki” diye ilahi azara muhatap olursunuz.. Böyle yaparsak, Allah (cc) bizi on katı, yüz katı, hatta yedi yüz katı ile mükafatlandıracak..
Bunları bugün yazıyorum ki; bunlar çocuklarımın şahsında ümmete öğüdüm ve vasiyetim olsun, ki bu vasiyet ve öğüt zaten Resûl’ün (sav) vasiyetidir.. Bizim bundan önce katlanmak zorunda olduğumuz güçlükler, bizden sonrakiler için baht kaynağı olsun!
Yaptıklarımız yanında yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz.. Bunu unutmayalım ve evliliğin temellerini sağlam çatmamız gerek.
Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız her şeyin hesabını vereceğiz. Amellerimiz ve sözlerimizle ya kendi cennetimize sırtımıza tuğla taşıyor olacağız ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun!
Sakın ola dinde tartışmaya girmeyin. Size hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelende hayır olabilir.. Kimsenin kalbinden geçeni bilmediğiniz için, başkalarını dinlemeden, işin aslını anlamadan onlar hakkında hüküm vermeyin. Sizin onlar için söylediğiniz onlarda yoksa, siz o işi yapmış gibi hesaba çekileceğinizi unutmayın.
Anne-babanıza, akrabalarınıza, komşularınıza, muhtaçlara sırtınızı dönmeyin. Sabredin ve sabrı tavsiye edin.. Unutmayın ki ey çocuklarım, biz sizden, siz bizden ve sizler önce birbirinizden hesaba çekileceksiniz.. Birbirinizin hayır duasını almadan Allah yardımına ermezsiniz ve dualarınız kabul olmaz..
Evliliğiniz mübarek olsun ve insanlara örnek olun. Allah size iki cihan saadeti versin, göz aydınlığınız olan evlatlarınız olsun ey benim güzel çocuklarım, önceden evlenenler ve sırada bekleyenim.. Siz birbirinize Allah’ın emanetisiniz.. Siz bize, biz size Allah’ın emanetleriyiz, emaneti olacağız.. Emaneti koruyun. Allah işlerinizi kolaylaştırsın, ele güne muhtaç etmesin, zalimlerin eline bırakmasın. Sizin ellerinizle zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin. (Amin..)
Selâm ve dua ile..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir