Boğaz Manzaralı Evden ‘Açlık Grevleri’ne Destek!

0
Ali Karahasanoglu

Ali Karahasanoğlu-Yeni Akit

Boğaz manzaralı evden ‘açlık grevleri’ne destek!

Yaşar Kemal, Boğaz manzaralı evinden ahkam kesiyor: “Çözümü mümkünken ölümler engellenemezse vebali iktidarın, muhalefetin, medyanın ve hepimizin olacaktır.” 
Kadın aydın(!)lar hemen peşine takılıyor: “Bizler, Yaşar Kemal’in ‘Bugün insanların ölüm pahasına talep ettikleri, demokrasilerde insan haklarının içindedir. Bir kişinin açlık grevinde ölmesini izlemek acıların en büyüğüdür. Bu insanlığa yakışmaz. Ölümler engellenemezse vebali hepimizin olacaktır” açıklamasına sonuna kadar katılıyoruz.”
Kim bu kadın aydın(!)lar?..
Rakel Dink başkanlığındaki İpek Çalışlar, Lale Mansur, Zeynep Tanbay ve Deniz Türkali..
Yakında imza kampanyası da başlatacaklar, göreceksiniz.
Bu beyin, bu bayanların, başka zamanlarda da, “Ölümler engellenemezse, vebali hepimizin olacaktır” dediklerini hiç duyduk mu?
Örneğin Hakkari’de şehit edilen askerlerimizde.. Yüksekova’da şehit edilen subaylarımızda.. Bingöl’de şehit edilen polislerimizde.. Van’da şehit edilen imamımızda.. Şırnak’ta şehit edilen öğretmenlerimizde.. Diyarbakır’da şehit edilen öğrencilerimizde.. Ve diğer ölümlerde..
Yüksek sesle bu talebin tekrarlandığını duydunuz mu?
Hayır.
Peki şimdi ne oluyor?
Ne oluyor da; tertemiz gençlerimizin.. Hiçbir suçları yok iken.. Hiçbir kusurları yok iken.. Sadece vatan hizmeti amacıyla bölgeye gidip, güvenlik sağlamak için vazife ifa ederken şehit edilmelerine sessiz kalanlar..
Şu veya bu sebeple, suç işledikleri için tutuklanıp cezaevine konulanların, kendi istekleri ile canlarını tehlikeye atma (bir anlamda intihar etme) girişimlerinden, bu denli büyük bir sorumluluk hissediyorlar?
Nedir, bu çifte standardın gerekçesi?
Nedir bu teröristlere duyulan aşkın gerekçesi?
Kimse, tutukluların taleplerinin insani haklar olduğu mavalını bize okumasın!
Alın, o çevrelerin “gazetecilik yaptığını” iddia ettikleri Fırat Haber Ajansı’nda geçen bir haberden alıntı: “Önder Apo ve tüm Kürt özgürlük tutsakları özgürleşmeden, ana dilde eğitim ve diğer tüm haklarımızı elde etmeden, işgalci TC devletinin ordusu, polisi, kurum ve kadroları topraklarımızı tamamıyla terk etmeden hiçbir Kürt genci, kadını ve halkı durmamalı, serhıldanı süreklileştirmelidir.”
Ajans haberinde kime atfediliyor bu açıklama?
Amed Halk İnisiyatifi’ne..
Görüyorsunuz değil mi kirli oyunu?..
Kimler, kimlerle ne işbirlikleri yapıyorlar..
Adamlar Tür askerine “İşgalci askeri” diyor. Polise “İşgalci polisi” diyor.. “Türk askeri ve polisi, Doğu-Güneydoğu’yu terkedecek” diyor.
“Terkedene kadar savaşacağız” diyor..
Bu adamlara Yaşar Kemal destek veriyor.
Rakel Dink destek veriyor..
Sonra da bunlar, bizim tepemize, “aydın” olarak oturtuluyorlar!
Hatırlayın, bu Rakel Dink denilen kadın, kendi eşini bir cinayette kaybettiği için, nerdeyse Türk emniyet teşkilatının tamamının yargılanmasını istiyordu. 
İstemeye de devam ediyor..
Ama öldürülen Hrant değil de, Türk askeri Hasan olunca.. Türk polisi Hüseyin olunca.. Asker ve polislerimizin katillerine kucak açıp, “Onlar ölmesinler. Onlar açlık grevlerinde ölürlerse, sorumlusu hepimiz oluruz” diyor!
Oynanan oyun, aynı günlerdeki ADD açıklamaları ile de, daha net anlaşılıyor.
PKK ordan açlık grevi başlatıyor..
Ülkeyi o eylemle karıştırmaya kalkışıyor.
Onun tam karşısında gibi görünen Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Tansel Çölaşan da, Valiliğin yasaklamasına rağmen, 29 Ekim’de Anıtkabir’e yürüyüş düzenleyip, ülkeyi karıştırmak istiyor.. Hem de, “Silah zoruyla ülkeyi bölmeye çalışan eli kanlı teröristle müzakere masasına oturulmakta, mutabakatlar imzalanmakta, her gün, yurdun her köşesinden şehit cenazeleri kaldırılmaktadır” açıklaması ile, düşman kardeş gibi göründüğü PKK üzerinden hükümete vurmak isteyerek..
Hiç hatırlamıyor Tansel hanım, kocasının 2000 yılında yazdıklarını.. “Apo idam edilmemelidir” diye yazdıklarını..
O zaman eli kanlı teröristlerle kendi kocasının müzakere ve yargının verdiği kararın infaz edilmemesi çağrılarını normal buluyor..
Şimdi ise, PKK’lıların sırtından, dindar hükümete vurmaya çalışıyor..
Hep diyoruz ya, PKK-Ergenekon kardeşliği bu..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir