Bu Ülkenin Gerçek Mazlumları Kimler; PKK mı, Dindarlar mı?
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Bu ülkenin gerçek mazlumları kimler; PKK mı, dindarlar mı?
Paris’te öldürülen üç PKK’lının cenazeleri, Türkiye’ye getirildi.
Cenaze törenleri bugün yapılıyor.
Türkiye’ye yönelik suçları sebebi ile kaçak yaşayan üç kişi değil de, üç kahraman imişler gibi, hava estiriliyor..
Aileleri, cenazelerin Türkiye’de toprağa verilmesini istemişler, bu tabii ki güzel bir davranış.
“Elin yabancısının toprağı, bize mezar için bile lazım değil” anlayışını, kutlamaktan başka ne diyebiliriz?
Dilerim ki, “Sadece öldüğümüzde mezarları değil, hayatta iken de onların hiçbir şeyi bize lazım değil” anlayışına ulaşırlar..
Dış güçlerin kendilerine açtıkları kucağın yalan olduğunu anlarlar.. O devletlerin, menfaatleri için kendilerine kucak açıp, sonra da Paris’in ortasında, öldürülmelerine seyirci kaldığını görür, bundan ders çıkarırlar..
Bu, olayın bir yönü..
Bir de, Türkiye’deki cenaze törenlerinde hedeflenen şaşalı görüntülerin bize gösterdiği gerçekler var.
Bahsettiğimiz üç bayan, herkes tarafından kabul edildiği üzere, terör örgütü PKK’nın mensupları.
Hatta birisi kurucusu.
Diğeri, iki yıl dağda kalıp, örgütün eylemlerine katılmış.
Üçüncüsü ise, en hafif anlatımı ile, PKK’lıların yurtdışındaki faaliyetlerini kolaylaştırmakla görevli bir örgüt mensubu..
Yani sizin anlayacağınız, hayatta olsalardı, Türkiye’ye geldikleri an, cezaevine konulacak olanlar, adeta “kahraman” gibi takdim edilip, büyük cenaze törenleri ile, toprağa veriliyorlar..
İşte bu noktada, benim isyanım başlıyor..
Lütfen BDP’liler, artık bize “Kürtler eziliyor. Kürtlere zulmediliyor. Kürtler yok ediliyor” demesinler.
Eski yıllarda bazı yanlışlar olmuştur.. Bunu kimsenin inkar ettiği yok.
Ama bugün gelinen noktada, kimin ezildiği, kimin mazlum olduğunu görmek için, somut çok örnekler var, önümüzde..
Buyrun, kimsenin gık diyemeyeceği bir müşahhas örneği, önünüze koyayım.
Sen-ben kavgası için değil.
Dillendirilmeyen gerçeklerin açığa çıkması için.
Ezilenlerin kimler olduğunu, net olarak görmek için.
Küçük bir kıyas yapacağım.
Kıyaslayacağım taraflardan birisi, rahmetli Cafer Erçakmak olacak. (Bu kıyas sebebi ile, ailesinden peşinen helallik istiyorum. Çünkü onun suçlu olduğu şeklindeki isnatlar, tamamen tek yanlı, afaki iddialardı.. Erçakmak ile kıyaslayacağım kişilerin suçları ise, genelde herkes tarafından genel kabul gören bir kesinlik arzediyor. Bu açıdan, kıyaslamamdan dolayı, şimdiden özür diliyorum.)
“Durduğumuz nokta”nın iyi yorumlanması için, bu kıyası yapmak zorundayım.
Cafer Erçakmak, 2 Temmuz 1993’te Madımak otelinde çıkan yangından sorumlu gösterilmişti..
Hayatında ikinci bir adli olayı yoktu.
O olayda da, elinde bir silah veya ölüme sebebiyet verici bir ateşli alet olduğuna dair tek bir isnat, kendisine yöneltilmemişti..
Tek iddia, Madımak Oteli önünde toplanan kalabalığı, Aziz Nesin’e yönelik tepki vermesi için tahrik ettiği isnadından ibaretti.
Sadece bu tek isnat bile, Cafer Erçakmak’ın hayatını kararttı. Ölümüne kadar gurbette yaşadı.. Ailesinden uzak kaldı..
Yıllarca kimse onun izini bulamadı.
Hatta, “Yurtdışına kaçtı” denildi..
Bu kapsamda, “Fransa’da yaşadığı” ileri sürüldü..
Ve gün geldi, Cafer Erçakmak vefat etti.
Onun da cenazesi, büyük ihtimalle Fransa’dan getirildi. Sessiz sedasız, ailesi tarafından toprağa verildi.
Şatafatlı bir cenaze töreni.. Büyük katılımlı bir gösteri.. “O bizim kahramanımızdır” diye bir söylem..
Hiçbiri olmadı.. Teşebbüs bile edilemedi.
Bu somut gerçek, bu ülkede kimlerin hala zulüm yaşadığını göstermiyor mu?
Gerçek mazlumlar, cenazelerini bile, sessiz sedasız toprağa veriyorlar..
Ama, “Eziliyoruz. Zulmediliyoruz. Yok edilmek isteniyoruz” diyenler, eline silah almış teröristlerini, “kahramanlar” diye takdim ederek toprağa veriyorlar..
Buyrun söyleyin, bu ülkede kimler gerçek mazlum?
Gerçek zulüm, kime yapılıyor?..
Ölüsünü bile, sessizce toprağa verecek kadar zulmü ensesinde hissedenler kimler?..
Söyleyin BDP eksenli siyasetçiler..
BDP üst yönetimine yerleşip, Müslüman Kürtlerin oylarını devşiren, Alevi yöneticiler..
Söyleyin de bilelim, bu ülkenin gerçek mazlumları kimler? Dindarlar (içlerinde Kürt-Türk hepsi var) mı?
Yoksa Kürtlerin içinde azınlıkta da kalsalar, bir kısım PKK destekçileri mi?