Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman DİLİPAK-Yeni Akit 02/9/2012

Cemaatin gücü adına!

 

Takma kafana be Ali İhsan!

Kim ne yaparsa kendine yapar..

Ben ne yaptımsa ne Allah için yaptım, ne de insanlar için. Ne yaptımsa kendim için yaptım..

Allah’ın bana ihtiyacı mı var. O’nun rızasını kazanmak için yaptığım şeyler de yine kendim için.. Onların birçok şeyi, benim bir tek şeyim var: Allah vekil ve O yeter!

Bu işler biraz loby, PR ve örgüt işi.. Varsa bu işlerde bir yanlışlık, biz o yanlışın farkına varalım ve aynı yanlışa düşmeyelim ve insanları uyaralım..

Herkes Cemaatin mal varlığını merak ediyor. Cemaati belli bir kesim olarak kasdetmiyorum, her Müslüman bu çerçeveye dahil, isterseniz ümmet deyin siz buna.

Cemaatin servetinden söz ederken, bu çerçeveye dahil herkesin kişisel servetinden mi söz ediyorlar, yoksa, cemaat adına bir organizasyona aktarılan paradan mı?

Hemen söyleyeyim, bizimkiler iktidarla daha kamil anlamda yeni tanışıyorlar. Cemaatin bu anlamdaki gücü bugüne kadar büyük ölçüde zekat ve din gayreti ile oluşturulan fonlardan kaynaklandı. Derin devletin baskısı ile iktidarlar kurban derilerimize zekat ve fitrelerimize bile el koydu. Şirketler “yeşil sermaye” diye damgalandı ve boykot edildi.. Ne oldu ise buna rağmen oldu.. Yoksa Beyaz Türkler, yani cumhuriyetin seçkinleri, mütegallibe takımı, hazineyi de yağmaladılar, banka – borsa oyunları ile halkı da.. Enflasyon canavarı hep bu efendilere çalıştı..

Bu düzenin devamı için kayıtdışı siyaseti de, kayıtdışı ekonomiyi de bunlar örgütledi..

Teröre 30 yılda 400 milyar dolar harcadık. Bu para aynı memleketin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden silah tüccarlarına, finans capital denilen çevrelere gitti.

1950-80 arası, 30 yılda soğuk savaşta aynı faturayı ödedik. 1920-50 arasında da tek parti döneminde olan oldu..

28 Şubat döneminde de, o kısacık dönemde birileri 300 milyar dolar götürmüş.

Şu habere bakar mısınız “28 Şubat darbesi iddia edildiği gibi irtica ile mücadele amacıyla yapılmış değil. İdeolojik kamuflajla yapılan soygunun adıdır. 300 milyar dolar kaybedilmiştir.

Refahyol Hükümeti döneminde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olan İzmir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabri Tekir, 28 Şubat postmodern darbesine ekonomik açıdan bakmanın daha mantıklı olacağını söyledi. Prof. Dr. Tekir, ’28 Şubat ideolojik kamuflaj altında yapılan bir soygundur. Asla iddia edildiği gibi irtica ile mücadele amaçlı olarak yapılan bir müdahale değildir’ dedi.”

Beşli çetede kimler yer aldı ve bunlar bal tutup parmaklarını yaladılar mı?. Batık bankalara yönetim kurulu üyesi olanlar sadece yönetim kurulu hakkı huzuru ile yetindiler mi? Sürecin bütün sorumluluk ve yükünü taşıyanlar bu ranttan hiç mi nasibdar olmadılar?..

Gerçekten Erkaya’nın hesabına bu büyük ranttan sadece 10 daire mi düştü.. 300 milyar dolar, yani yaklaşık yarım trilyon liradan söz ediyoruz.. Beşyüz tane milyarder çıkar bu işten..

Peki kim bunlar?

Kambersiz düğün olur mu? Basın olmadan bu işler olmaz.. 28 Şubat sürecinde basın kuruluşlarının kullandığı teşvikler ve bu teşviklerin niteliği. Bu 500 milyarderin 100’ü askerse, 100’ü siyasetçi olmalı. 100’ü yargı ve bürokrasiden olsun… 100 işadamı söyleyin bana; hadi buna STK, sendika ve odaları da ekleyelim.. 100’ü gazete, gazeteci ve bilim adamı olsun.. Bir milyar liraya, her biri 250.000 lira olsa, 4000 tane daire alınır ya hu! Bizimkiler de Erkaya’nın 9 dairesine takmış.. Bu paralar yurtdışında gitmiş olmasın sakın. Ya da borsada kullanılıyor olmasın..

Ekonomide para kaybolmaz.. Bir Anayasa fırlatma olayında piyasanın, borsanın ne olduğunu hepimiz gördük. Bu süreçte para buharlaşmadı, birilerinin cebinden çıkan paralar birilerinin cebine girdi.. O dönemde ihalelerin kimlere nasıl verildiğini biliyoruz. Kamu bankalarının nasıl içinin boşaltıldığını, özel bankaların kimlere çalıştığını da, repo rezaletlerini de. Finansal tetikçilerin nasıl iş dünyasını haraca bağladığını da biliyoruz..

İnşallah, Meclis bu vurgunları da aydınlatır.. Bu işlerin arkasındaki derin güçleri deşifre eder ve bunlar da sanık sandalyesine oturtulur.

Bu işler Ergenekon’dan, Balyoz’dan ibaret değil.. Darbe planı içinde yer alan media mensupları, iş dünyasındaki isimler, STK ve odalardaki isimler, akademisyenler, bürokratlar, yargıçlar daha deşifre olmadı. Bana kalırsa içeridekilerin birkaç katı daha dışarıda insan var..

O dönemin banka kayıtları önemli.. Bu kişilerin usûl ve furuundan 3 dereceye kadar akrabalığı ve iş ilişkisi olanların izlenmesi gerek.. Bu çevreler nerede ise 80 yıldır bu işin içindeler.. Cemaat grubları daha yeni öğreniyor. Bunların eline su bile dökemezler bu anlamda..

İş Bankası ve o malûm çiftliklerin hesabı görülmedi daha.. Devletle bu adamların “kesebir” çalıştıkları biliniyor. Yavuz-Havuz davası, Alyans evlerini geçtik, hazine arazisi yağmalarını, rüşveti, sahi şu Hazine bonosu meselesi neydi?! Demirel ve Cindoruk’a DYP’nin kurulduğu günlerde olup bitenleri de sormak gerek.

Erkaya’nın sadece 9 dairesi varsa, gerçekten adam çok temizmiş diyeceğim, ötekilerine göre..

Selâm ve dua ile..

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir