Demirören Gazetesinde Tesettüre Hakaret!

Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Demirören gazetesinde tesettüre hakaret!
Yıldırım Demirören’in sahibi olduğu Milliyet’te, Melih Aşık’ın köşesinde Ercan Akyol isimli densizin birinin sözde karikatürleri yayınlanıyor.
Alın birini, vurun ötekine..
Biri, diğerinden daha saygısız..
Son densizliklerini, bugünkü arşiv sayfamızda da göreceksiniz.
Tesettürlü bir hanım, yine tesettürlü, avukatlık cübbesi giymiş bir bayana, “Benim gibi olmak için, senelerce okuyup ta avukat olmaya ne gerek vardı ayol kııız?” diyor..
Yani?
Yanisi şu:
Tesettürlü kadın değersizdir..
Tesettürlü insanlara değer verilmemelidir.
Hukuk fakültesini bitirseniz de, tesettürlüye değer verilmemelidir.
Bir bayana değer verilip verilmeyeceğinin ayırıcı göstergesi, tesettürlü olup olmadığıdır.. Tesettürlü ise; avukatlığı, okumuşluğu, işbilirliği hiç önemli değildir. O yine değersiz bir varlıktır..
Bunu demeye çalışıyor, ahlaksızlığın çizeri!
Şöyle bir bakayım, dedim..
Daha önceleri ne çiziyormuş diye..
Hemen bütün derdi, dindarlarla..
Çiz bir sakallı.. Çiz bir sarıklı.. Çiz bir minare..
Tamamdır.
Bir şey üretmek yok.
Bir fikir açıklamak yok.
Hakaret diz boyu..
Ne istiyorlar, bu ülkenin tesettürlü insanlarından, dindar insanlarından, anlamak mümkün değil.
Bir başka karikatüründe de “Hükümet, teröristleri imamların iknasıyla dağdan indirmeyi düşünüyor” üst başlığı altında, minareden sakallı-sarıklı bir imama, elinde silah olan dağdaki teröriste “Haydi gel sen de katıl bize” sözü söyletilerek, dindarlar tahkir edilmiş..
Yani “İmamlar da aslında teröristmiş. PKK’lılar da gelip, imamlara katılacakmış” havası veriliyor!..
Bunu da geçelim..
Aynı köşeden bir başka karikatür: İlköğretim seviyesindeki çocuklar (kızların başları örtülü) sıraya girmişler.. Sakallı, sarıklı bir imam efendi, yanıbaşında rahlede açık Kur’an-ı Kerim dururken çizilmiş. İmam efendi, önüne gelen çocuğun kafasına bir kova geçiriyor.. Kafasına kova geçirilen çocuk, elinde kalın kitabı (herhalde Kuran-ı Kerim olarak düşünülmüştür) ile çıkıp gidiyorlar..
Alt yazısı da şu: “Dindar ve muhafazakar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz. R.T. Erdoğan.”
Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığa mı yanalım..
Gerçekleri tahrif etmelerine mi?
Ama, Ercan Akyol da Melih Aşık da, aslında muhatap alınacak adamlar değil..
Bırakın bunları kendi hallerine.. Üç tane satışı olan bir gazete çıkaramazlar.. Üç tane satacak bir dergi hazırlayamazlar..
Ama, dindar siyasetçilerin sağladığı huzur ortamında milyon dolarları kolaycacık kazanan patronlar, bunlara köşe açıyor… Bunlara imkan tanıyor.. Onlar da, dindar insanlara, o köşelerden küfür ediyorlar.
İşin bam teli burası..
Yoksa, kim takar Melih Aşık’ı. Kim dikkate alır, Ercan Akyol’u..
Yıldırım Demirören parayı bastırıp, zarar etmesine rağmen Milliyet’i sübvanse ederek çıkartmaya devam etmese.. Onlar ancak, Aydınlık gazetesinde kendilerine bir köşe bulurlar.
Orda da zaten, kendileri gibi, üç tane ateiste hitap ederler.
Kimsenin zihnini bulandırmaya, imkan bulamazlar..
Para, patronlardan..
Patronlara para, hükümetin sağladığı iş imkanlarından..
Ama sonra dönüyor iş, hükümete hakaret olarak sonuçlanıyor..
Hükümete ve hükümetin dindar üyelerine.. Halkın dindar kesiminin tümüne, hakaretle sonuçlanıyor..
Bu yol, yol değil..
Demirören için de değil..
O hakaretleri köşelerine taşıyanlar için de değil..
Bu ülkede, kimsenin dini inancı sebebi ile tahkir edilmesine, okuyucular da imkan vermemeli..
Patronlar da izin vermemeli..
Nihai olarak, savcılar da izin vermemeli..
Yapılan, katıksız suçtur..
Kimsenin, Kur’an-ı Kerim’deki bilgileri, “kafaya geçirilen kova” gibi göstermeye hakkı yoktur. Kimsenin, tesettürlü insanları “cahil/değersiz” olarak göstermeye hakkı yoktur..
Okuyucular bu hakaretleri yapmakta ısrar edenleri boykot etmeli.. Patronlar, hakaretçileri çalıştırmamalı.. Savcılar da görmezden gelmemelidir.