Dünün Savcısı, Bugünün Avukatından Hakime Tehdit!
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Dünün savcısı, bugünün avukatından hakime tehdit!
Danıştay cinayetini biliyorsunuz.
Bir avukat, koltuğunun altına Vakit gazetesi kupürünü alıp, Danıştay 2. Dairesi’nde hakim Musafa Yücel Özbilgin’i öldürmüştü.
Gözaltında da şu komik açıklamayı yapmıştı: “Vakit gazetesindeki resimlere bakarak, hakimleri teşhis ederek öldürmek istedim!”
“Hakimlerin en az 15 yıl önceki resimlerine bakıp, nasıl teşhis edecektin?” diye bir soruyu yöneltmek, ne savcının, ne de hakimin aklına gelmemişti!
Sonunda istedikleri olmuş, kamuoyunda Vakit suçlanmıştı.
Sadece tetikçi görünen kişi, “türban sebebi ile cinayet işlemek”ten mahkum olup, dosya kapatılmak istenmişti..
Çünkü esas amaç dindar insanları suçlamaktı. O da başarılmıştı.
O tarihlerde, laikçiler bu cinayeti çok önemsiyorlardı.
Sabah akşam hatırlatıp, tüm sorumluların cezalandırılmasını istiyor görünüyorlardı..
Ne zaman ki cinayetin arka planı su yüzüne çıktı..
O cinayeti sabah akşam hatırlatanlar, hep birlikte meydandan kayboldular..
Hatta şimdilerde, sanıkları savunma noktasına geçtiler..
Nasıl mı?
Anlatalım..
Dün OYAK davası vardı..
Danıştay cinayeti sırasında, kameraların kasıtlı olarak bozulduğu ve böylece cinayetle ilgili delillerin karartıldığı iddiası ile açılan dava..
Böyle bir davadan dolayı, herkesin memnuniyet duyup, “Acaba böyle bir iddia ispat edilebilinecek mi? Dikkatle izleyelim” demeleri gerekirken..
Danıştay cinayetini dindar insanların üzerine yıkmaya çalışanlar, “Yok, bu soruşturma yapılmasın. Bu dava yürütülmesin” demeye başladılar.
Ve dünkü duruşmada, bir emekli savcının tehditleri ile, yargılama akim bırakılmak istendi.
Ne oldu, dünkü duruşmada?
Şunlar oldu..
Bir tanık, şahitlik yapıyor..
OYAK Genel Müdürü ile, cezaevinde iken muamma bir ölümle ortadan kaldırılan MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu’nun Özel Kuvvetler’den arkadaş olduklarını söylüyor. Yeşil diye bilinen JİTEM mensubunun, Veli Küçük ile, Alparslan Arslan ile irtibatlarını aktarıyor.
Doğru olabilir. Yanlış olabilir.
“Şahidin her dediği doğrudur, hakim de ona göre karar verir” diye bir amir hüküm yok ki..
Dinlersiniz, gerekirse itiraz edersiniz. Aksini delillerle ispatlarsınız.
Ama eski savcımız, bugünün OYAK’çılarının avukatı Hakan Kızılaslan, bakın ne yapıyor?
“Mahkeme kişinin şov yapmasına izin veriyor. Buradaki kararlarınızdan dolayı ilerde yargılanabilirsiniz!”
Evet, aynen bu sözleri mahkeme heyetine söylüyor..
Açık açık tehditte bulunuyor.
Dünün Ankara DGM savcısı..
Danıştay Cinayeti sırasında Ankara savcısı..
Sonrasında Ergenekon kapsamında dinlemeye takılan savcı hakimler arasında ismi geçen emekli savcımız.
Şimdi, avukat olmuş..
Hakimleri tehdit ediyor..
Merak ettim, niye bu kadar davayı sahiplenmiş diye..
Yaptığı açıklamalar, nerde durduğu hakkında oldukça bilgi verdi..
Bir ilginç bilgi daha çıktı karşıma..
Meğerse, eski savcımız, yeni avukatımızın babası da albay imiş!
Derin subayları böylesine sahiplenmesinin ardında, aileden gelme bir bağ varmış..
Bununla da sınırlı değil, sahiplenmenin arka planı..
Bir tarihte yazmıştım.
“Ergenekon’da, üç Tokat’lı” diye..
İbrahim Şahin..
Dursun Çiçek..
Veee Özel Kuvvetler’den Mustafa Levent Göktaş..
Meğerse emekli savcımız da, bu üçlü ile hemşehri imiş.
Levent Göktaş’ın bürosunda çıkan, hakim-savcılarla ilgili gizli kayıtları hatırladığımızda, dünkü duruşmadaki tehdit, bana çok sıradan bir olay olarak geldi..
Böylesi güçlü bir yapının elemanlarının avukatlığını yapanlar, tabii böyle tehditlerde bulunacaklar..
Kimi savunuyorlar onlar?
Yarın bir şey olursa, bugün savundukları da, yarın onları savunacak..
Kendi metodları ile..
Anlarsınız ya..