Gazetelere, TV’lere El Konuluyor, Niye İtiraz Yok?
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Gazetelere, TV’lere el konuluyor, niye itiraz yok?
Günlerdir bekliyorum ki, manşetler atılsın..
Televizyonlarda birinci haber, bu olsun..
Nedir o haber?
TMSF’nin, Show tv’ye el koyduğu haberi..
Sadece Show tv’ye mi?
Yanında Skyturk’e de..
Yanında Akşam gazetesine de..
Yanında Güneş gazetesine de..
Alem FM’e de..
İki kanala, iki büyük gazeteye, yanında radyo ve diğer medya organlarına..
Devletin bir organı, el koymuş!
Böylesi bir ortamda, gazeteci dernekleri basın toplantıları düzenlemez mi?..
“Basın susturuluyor” demezler mi?
“Özgürlükler birer ikişer elimizden alınıyor” diye haykırmazlar mı?
Haykırırlar da..
Ortalıkta kimse yok..
Hiçbir medya organında, bu yönde bir haber yok..
Bir tane gazeteci, terör örgütü üyeliği iddiası ile gözaltına alınınca, kıyametleri kopartıyorlardı..
“Gazeteciler susturuluyor” diyorlardı.
Şimdi yüzlerce gazetecinin patronluğu, bir kağıt-kalem çiziktisi ile devlete geçti..
Kimsede tık yok..
Çünkü tık edecek yüzleri yok..
Aslında diğer olaylarda da “tık” edecek bir durumları yok ama..
Şirretliklerinden, biraz da muhataplarının savcı-hakim gibi az konuşur devlet görevlileri olmasından kaynaklanan sebeplerle, ortalığı velveleye veriyorlardı.
Şimdi iki televizyona el konulmuş..
İki gazeteye el konulmuş..
Ağızlarını açmıyorlar..
“Devlet Show tv’ye el koydu. Sansür başladı” deseler ya..
Bir tanesinde bile, bu yönde bir haber yok..
İlk gün, yalan dolan bir haberle, yönetime gelen bir kişinin ilahiyatçı olduğu, bir programı hemen kaldırdığı iddia edildi.
Onun da külliyen yalan olduğu ortaya çıkınca, seslerini kestiler..
Bu örnekle ne demek istiyorum?
Şunu demek istiyorum: “Objektif kurallara aykırılık halinde, gazeteye de el konulur.. Gazeteciye de gözaltı uygulanır.. Kimsenin dokunulmazlığı yoktur, olmamalıdır.”
Aksi takdirde, basın organlarına imtiyaz tanımış oluruz.
Borçlarını ödemezler..
Vergilerini ödemezler..
Sigorta primlerini yatırmazlar..
Ama gazeteci oldukları için, kimse onlara ilişemez..
Böylece, hazinenin altını oymuş oluruz..
Terör örgütleri ile işbirliği yaparlar.. Teröristleri korurlar, teröristlere yataklık ederler.. Teröristlerin istedikleri yönde haberler yapar, kamuoyunu yönlendirirler.
“Gazeteciye dokunulmaz.. Haber kutsaldır” mantığı ile teröre çanak tutan gazetecilere dokunulmaz..
Böylece devletin altını oymuş oluruz..
Aslında son operasyonda, geç bile kalındı..
Belki de, “Devlet faşizan yüzünü gösterdi” şeklinde haberlerden korkuldu..
Aylardır işçisine maaş ödemeyen basın organlarına, dokunulamadı.
Aylardır vergilerini, devlete olan borçlarını ödemeyen medya organları, görmezden gelindi..
Devlet, son bir cesaretle, borcunu ödemeyen Çukurova şirketlerine el koydu ama..
Durum pek iç açıcı değil.
Aslında gazeteciler bu sefer, “Niye el konuldu”dan ziyade, “Ohhh iyi ki el konuldu. Alamadığımız maaşları, belki artık almaya başlarız” diye sevinçliler..
Aslında, suç işlendiğinde gözaltına alınan gazeteciler için de, aynı sevinç duyulmalı değil mi?
“Ohhh.. Meslek adına kirli işler yapanlar ayıklanıyor.. Böylece mesleğin adını lekeleyenler yüzünden, dürüstçe işlerini yapanların adı da kötüye çıkmıyor” diye sevinilmeli değil mi?
Medya, bu ülkenin en büyük suç şebekelerinin cirit attığı bir sektördür..
Hatırlayın, Dinç Bilgin’in (Sabah-atv üzerinden) hortumlarını..
Hatırlayın Cavit Çağlar’ın (Bursa Olay gazete ve tv’si vasıtası ile) götürdüğü trilyonları..
Hatırlayın, Cem Uzan’ın (Star gazetesi ve Star tv üzerinden) götürdüğü katrilyonları..
Şimdi de, Çukurova Holding’de aynı şeyi yaşıyoruz..
Bu örneklerin hepsinde, medya organlarının arkasına saklanarak uçurulan katrilyonlar var..
Medya temizlenirse..
Tüm toplum temizlenecek.
Kamuoyunun bilgi kaynakları temizlenecek..
Şeffaf toplum hayata geçirilecek..
Umarım, son operasyon, medyadaki kirliliğe de, artık bir nokta koyar..
Bundan sonra, kimse medya üzerinden, kirli işlerini organize etmez.. Edemez.