Haydi Ulusalcılar Kandil’e Bir İki!
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Haydi ulusalcılar Kandil’e bir iki!
Son görüntüler ortaya çıkardı ki, PKK’nın üst yönetimi, gizli saklı mağaralarda yaşamıyor..
Meskun bir yerde yaşamıyorlarsa da, hepten belirsiz mekanlarda da değiller..
Üç aşağı-beş yukarı, tahmin edilebilir bir mekanları var..
Doğal korunaklarla kendilerine hemen ulaşılması kolay olmasa da, kendilerini bulmak hepten imkansız da değil..
100 tane gazeteci gidip, bir yerde bekletilirken, PKK’nın üst yönetimi de gelip, orada buluşma sağlanıyorsa..
1 saatlik, bilemediniz 1.5 saatlik mesafede olmalılar.
Hele hele..
“Heron tepemizde” denildiğine göre.
Yönetim kadrosunun, açıklama yapılacak noktaya nereden geldikleri, tekrar nereye döndükleri de kayıt altına alınmış demektir.
Tüm bunları niye anlatıyorum?
Düne kadar bize “PKK dediğiniz örgüt, sabit bir yeri olan yapı değil. Bugün bu dağda, yarın öbür dağda.. Buraya operasyon düzenliyorsunuz, bir bakıyorsunuz ertesi günü öbür dağa gitmişler. Üst yönetim de böyle. Düzenli ordu, bu sebeple örgüte karşı başarılı olamıyor” mavalını okuyorlardı..
Daha doğrusu, Ergenekoncu derin yapının halkı aldatan güvenlik görevlisi maskeli unsurları, PKK karşıtı imiş gibi tavırlarla, bu hikayeleri bize okutuyorlardı..
Sırtlarındaki üniformaya bakıp, bunların açıklamalarına kanıyor ve sanıyorduk ki, gerçekten örgütün esnek yapısı sebebi ile TSK başarılı olamıyor.. Gerçekten; PKK’nın alt kademe üyeleri gibi, yönetim kadrosunun da nerede yaşadığı hiç belli değil!
Teröristbaşı Apo’nun, Suriye’de bir apartmanda uzun yıllar boyunca oturduğu, hatta halen Ergenekon’dan yargılanan bazı kahraman subaylarımızın da aynı binada kaldıkları, asansörde zaman zaman karşılaştıkları bile olduğunu sonradan öğrendik.
Kahraman subayımız, Apo ile karşılaşıyor.. “Yetti gayri be.. Seni öldüreyim de, beni de öldürürlerse öldürsünler” diyemiyor..
Aralarında hangi derin ilişki var ise!?
O yaşananlar, mazide kaldı diyelim..
Şimdi gerçek durum ne?
Şimdi de, PKK’nın üst yönetimi, son 15 gün içinde verdikleri fotoğraflardan anlaşıldığına göre, hemen hemen tamamı, birlikte ve belli bir mekanda yaşıyor..
Öyle ise?..
Öyle ise, ülke içinde huzursuzluk çıkartmak isteyen ulusalcılar, buralarda “Vıdı vıdı” yapacaklarına..
“Akil İnsanlar” heyetlerinin toplantılarını basıp, provokasyon yapacaklarına..
Bir kahramanlık yapsınlar..
Hazırlansınlar, dooğru Kandil’e gitsinler..
Daha doğrusu, bir şekilde sızsınlar..
Hani PKK’lılar, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından sızıp, şu karakola/bu karakola baskın düzenleyip, askerlerimizi şehit ediyorlar ya..
Ulusalcılarımız da, kurdukları ekiplerle, Kandil’in üst yönetiminin bulunduğu noktalara sızsınlar..
PKK’lılar kendilerini “Gerilla” diye tanıtıyorlar ya..
Ulusalcılarımız da kendilerini gerilla yerine koyup, PKK’nın yeri belli yöneticilerine baskın yapsınlar..
Ellerinden tutan mı var?
Onlara mani olan mı var?
Konuşmalarına bakarsanız..
İstismar ettikleri değerlere bakarsanız..
Gazilerin protez bacaklarını Akil İnsanlar’a fırlatmalarına bakarsanız..
Gözleri hiçbir şeyi görmüyor..
Hiçbirşeyden çekinmiyorlar..
Kimseden korkmuyorlar..
Hayatlarını adamışlar, bu işe..
O zaman, niye ülke içinde huzursuzluk çıkartıyorlar?..
PKK mücadeleyi göze alıp, saldırdı ha saldırdı..
Ulusalcılar da, mücadeleyi göze alıp, Kandil’e sızsınlar.. Ülke içinde çektikleri nutukların gereğini, Kandil’de yerine getirsinler..
Amaaa..
Bu ulusalcılarımız, kendi hayatlarını riske atamıyorlarsa.. “Biz Kandil’e nasıl gideceğiz. Daha yarı yolda iken, bizi avlarlar.. Gitsek bile, biz bu işi nasıl başarabiliriz ki?” diye çekiniyorlarsa..
Kusura bakmasınlar..
O zaman, garibanların çocuklarının hayatlarını da riske atmasınlar..
PKK, belli şartlarda sınır dışına çıkıyorsa.. Bıraksınlar da, en azından bir süreliğine, şu terör belasından kurtulalım.. Bu süreç tamamlanıncaya kadar, maraza çıkartmasınlar..
PKK’lılar, daha sonra tekrar mı saldırabilirler?
Şu an saldırmalarını önlemek de, bir kâr değil midir?