Hep Roboski, Rojava.. Ya Doğu Guta Niye Yok?
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Hep Roboski, Rojava.. Ya Doğu Guta niye yok?
Adı “Türkiye Barış Meclisi” imiş.
Barış ödülü vereceklermiş..
Önce kışkırtıp, insanları savaştırıyorlar..
Sonra da “Barış Meclisi” kurup, kendilerine ödül dağıtıyorlar..
Törene katılanlara baktım.
Bir şekilde, PKK’ya şirinlik yapan tipler..
Gültan Kışanak..
Kim bu hanımefendi?
Tanıtmaya gerek var mı?
Pervin Buldan.. Sabahat Tuncel..
Yedikleri hangi haltı anlatayım ki bunların..
Tüm Türkiye tanıyor, PKK’ya düzdükleri övgüleri de.. Teröristlere açtıkları kucakları da..
Ertuğrul Kürkçü..
Ve Barış!
Kahkahalarla gülesim geliyor..
Hasip Kaplan..
Teröristbaşı Apo’nun avukatı değil miydi?
Bu ülkede 40 bin insanın kanına giren Apo’nun cezaevinden çıkması için çaba sarfeden bir milletkvekili-avukat değil miydi o?
Nuray Mert..
Güneydoğu’ya yapılan yolu bile, “Daha kolay öldürmek için yol yapıyorlar” diye ahlaksızca savaş kışkırtıcılığı için kullanmamış mıydı?
Hiç uzatmaya gerek yok.
İçlerinde bir tane, akl-ı selim insan yok.
Teröristle arasına mesafe koyan bir insan yok..
Ve kalkmışlar, “Barış Meclisi” kurmuşlar..
“Barış ödülü” veriyorlar..
Şöyle bir baktım, çalışmalarına..
“Roboski” diyorlar..
Desinler, hiç sorun yok..
“Rojava” diyorlar..
Bir mağduriyet varsa, tabii ki dillendirsinler.. Hiç problem değil..
Ama uzun uzun taradım açıklamaları..
Acaba, kıyıda köşede kalmış da olsa, küçücük bir beyanatta yer almış mı diye..
Bulamadım..
Suriye’de kimyasal gaz kullanılarak öldürülen, çoğu çocuk ve kadın “Doğu Guta”nın hikayesini..
Nasıl taktik?
Sabah akşam “Hrant” diyorlar..
“Roboski” diyorlar..
“Rojava” diyorlar..
Sanıyorsunuz ki, tüm bunları dillendirmelerinin arkasında yatan gerçek, “insan hayatına duyulan saygı”dır..
Ama, aynı coğrafyada.
Aynı günlerde yaşanan “Doğu Guta” katliamından bahsetmeyince..
Maskeler iniyor..
Değer verilenin “insan” değil..
“Kendi yandaşları veya istismar edebilecekleri kişiler” olduğunu görüyorsunuz.. ..
Son barış ödül töreninde bile, bakın nasıl mezhepçilik yapıyorlar..
Dönem Sözcüsü Hakan Tahmaz konuşuyor:
“Barış yolunda ilerlemeyi hızlandıracak en önemli çaba, toplumda güven duygusunu geliştirmektir. Hrant Dink davasında 6 yıldır, Roboski’de 633 gündür ve Gezi protestosu etrafında yaşananlar toplumun güven duygusunun nasıl zedelendiğini gözler önüne seriyor.”
Utanmazlığa bakın..
PKK değil de..
Devlet bunlara güven verecekmiş..
Bir tarafta eli kanlı teröristler..
Her küçük fırsatta, “Döneriz haa. Eskisi gibi öldürürüz haa” diye tehdit eden kan içiciler..
Diğer tarafta ise, sadece kendi dönemi değil.. Eski dönemlerde işlenen hukuksuzlukların faillerini bile takip eden bir hükümet..
Ve bu hükümete yaptıkları muameleye bakın..
Bir yandan Ergenekon’a karşı çıkıyorlar.
Diğer kapının aralığında, Ergenekon’la iş bitiriyorlar..
Sonra da karşımıza, “Barış Meclisi” diye çıkıyorlar..
İçlerinden birisi bile çıkıp, “Ne utanmaz insanlarsınız siz.. Ne olmuş Hrant Dink’te? Adamın katilini, bir günde yakalayıp, cezaevine tıkmadılar mı? Daha ne istiyorsunuz? ‘Katil yetmez, katilin bindiği otobüsün şoförü… Katilin ekmek aldığı fırıncı.. Katilin beraber yürüdüğü kaldırımdaki adam.. Hepsi cezaevine konulsun’ mantığı ile hareket etmeden önce.. Türkiye’deki her cinayet için bir tane katil cezaevine girsin de.. Ondan sonra Hrant’taki diğer faillere sıra gelsin” diyemiyor.
“Roboski” deyip duruyorlar ama..
Geçmiş yıllarda benzeri yaşandığında, katliamı yapan komutanın kışlalara isminin verildiğini unutuyorlar..
Roboski’de ise, en üst sıradan komutanın bırakın isminin kışlalara verilmesini.. Biraz gecikmeli de olsa.. TSK’dan ayrılmak zorunda kalmasını.. Hükümetin en tepe isminin, önce eşi, sonra kendisinin Roboskililere gidip, acılarına katıldığını unutuyorlar..
“Barış”mış..
Bırakın siz barışı..
Milleti savaşmak için birbirine kışkırtmayın, başka şey istemeyiz sizden!