İmralı Notlarını Yayınlayanlar Kandil Notlarını da Yayınlasa ya!

Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
İmralı notlarını yayınlayanlar Kandil notlarını da yayınlasa ya!
İmralı notlarını önce “ele geçirerek”(!), sonrasında da yayınlayıp büyük gazetecilik başarısına imza atan(!) acar muhabire bir çağrım olacak.
Gerçekten gazetecilikte mahir isen, “Kandil görüşmeleri”nin notlarını ele geçir de, göreyim senin boyunu.
Ne demek istiyorum?
Şunu demek istiyorum..
İmralı’nın notlarını yayınlamanın arka planında, devletin attığı “barış adımı”nı sabote etme amacı olmasa.. “Kardeş kanının akması”nın sürmesi için kirli bir tezgâh olmasa..
Hiç itirazımız olmazdı.
Ama, “İmralı görüşmeleri”nin bir tarafında PKK’nın elebaşısı.. Diğer tarafında BDP milletvekilleri.. Ve bir diğer tarafında da gelişmeleri kontrol etmek isteyen devletin olduğunu herkes biliyor.
“Devlet”in temsilcisinin de katıldığı görüşmede konuşulanlar yayınlanınca, şehidler üzerinden istismar o biçim..
“Hükümete vurma atağı” o biçim..
Ona hemen koşuyorlar..
Sürece engel olma duvarını, gayet güzel inşa ediyorlar..
Eğer amaç, şehid kanlarını istismar değil idiyse.
Eğer amaç, kanın akmasını durdurmak için yapılan çalışmaları sabote değil idiyse..
Gerçekten acar bir muhabirin, usta bir gazetecilik başarısı göstererek, binbir çaba ile ele geçirdiği bir görüşme tutanağının, kamuoyunun bilgilendirilmesi amacı ile yayınlanmasından ibaret bir faaliyet ile karşı karşıya idiysek..
O zaman aynı acar muhabir, aynı gazetecilik başarısını tekrarlayıp, Kandil’deki görüşmeleri de ele geçirsin ve yayınlasın da görelim..
Yayınlasın da, görelim bakalım, Kandil’de neler konuşuluyor?
Öğrenelim bakalım; kim kime destek veriyor, kim kimin ayağına çelme takmaya çalışıyor..
Üstelik Kandil’deki görüşmeleri ele geçirmek, İmralı’dakileri ele geçirmekten daha kolay olmalı..
Çünkü, o acar muhabirimiz, İmralı’ya şimdiye kadar gidemedi ama..
Kandil’e defalarca ziyarette bulundu.
Sizin anlayacağınız, çok iyi bilir Kandil’i..
BDP’lilerin son Kandil ziyaretinin bir kısmına katıldığı bile ileri sürülüyor..
Ne güzel işte; şahit olduğu olayları, görüşmeleri yayınlasa ya, acar muhabirimiz.
Biz de müstefid olalım, onun gazeteciliğinden..
Biz talebimizi ilan edelim ama..
Karşılık bulacağını hiç sanmam.
Niye?
Çünkü; “kanın akmaya devam etmesi” üzerinden kendilerine istikbal oluşturan medya organları, Kandil’deki görüşmeleri ele geçirip, yayınlarlarsa, devlete vurmuş olmayacaklar ki!
Şehid kanı üzerinden istismar yapmış olmayacaklar ki!
Olsa olsa, Kandil’deki teröristler ile, onlara çanak tutan BDP’lilerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarmış olacaklar..
Bunu yapmak da, acar muhabirimizin(!) de, onu çalıştıranların da işine hiç gelmez.,
Kandil’deki görüşmelerin sağında, solunda, ortasında, kenarında; hiçbir yerinde İmralı’daki gibi devletten temsilciler yok ki..
MİT’in bir elemanı yok ki..
Dolayısı ile, Kandil’de konuşulanlar sebebi ile, devleti suçlama imkânı olmayacağına göre, Kandil görüşmelerini ele geçirmeye de gerek yok.
Elinize tutuştursalar bile, yayınlamak akıl kârı değil…
Çünkü Kandil’de konuşulanları yayınlayıp; belki PKK’yı suçlama, BDP’yi eleştirme imkânı var da..
İmralı görüşmelerinin yayınlanmasında olduğu gibi, “Hükümet, teröristlerle ne pazarlığı yapıyor? Genel af mı çıkıyor? ‘50 bin kişi ile savaşırız’ diyenden medet mi umuluyor?” eleştirilerini yapabilecek bir ortam oluşmaz..
O zaman, Kandil görüşmelerini es geçelim..
Elimizin altında bile olsa, yayınlamayalım..
Erkekliğin onda dokuzu nasıl ki, “kaçmak” ise.. Gazeteciliğin onda dokuzu da, “görmemektir, duymamaktır, bilmemektir” deyip, “üç maymun”u oynayalım..
Değil mi ama..
Sadece “İmralı görüşmeleri” ile “Kandil görüşmeleri” arasındaki bu basit kıyas bile, Türkiye üzerinden ne oyunlar oynandığını ispatlamaktadır.
Gazetecilik adı altında, ne tezgâhlar kurulduğunu göstermektedir..
“Hodri meydan” diyorum….
Çıksın acar muhabirimiz, Kandil’in arka plânını da ele geçirsin.. Yayınlasın..
Ki, “Başarılı gazeteci” ödülüne layık olsun..