Kaynağı Belirsiz Para İle Bağımsız Gazetecilik Olur mu?
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Kaynağı belirsiz para ile bağımsız gazetecilik olur mu?
PKK sempatizanı yayın organlarına, internet sitelerine, bağımsızlık iddiasındaki gazetecilere hep şaşkınlıkla yaklaşmışımdır!
“Ne yapmak istiyorlar, amaçları ne?” diye, hep merak etmişimdir!
PKK’yı överek, onları meşru gibi göstererek.. Eylemlerinde haklılık payı varmış gibi görüntü vererek, ne yapmak istiyorlar?
Öyle ya..
PKK’nın gerçekten hakimiyet kurduğu bir döneme geçilse; kim, nasıl gazetecilik yapacak?
Adı üstünde..
Terör örgütü..
Terör örgütünün borusunun öttüğü yerde, bağımsız gazete olur mu?
Özgür internet sitesi olur mu?
Düşünce özgürlüğü olur mu?
Ki, terör örgütünün propagandasını yapıp, ardından da bunun “düşünce özgürlüğü”nün gereği olduğunu ileri sürebiliyorlar..
Kandil’e çıkıp, ordaki örgüt yöneticilerini, adeta “barış elçileri” gibi tanıtmayı, nasıl yapabiliyorlar?
Nedir gerçek niyetleri?
Elinde silah olan insanları, masum gibi göstermenin arka planında ne yatıyor?
Hep merak ettim..
Ama, “derin sebepler” dışında, hiçbir gerekçeye ulaşamadım..
Son bir yıllık süreçte, bakın neler oldu…
PKK’nın eylemleri, o medyada, “zafer kazanmışlar” gibi verildi.
Çoğumuz unuttu. Geçen sene bugünlerde, öyle bir hava estiriliyordu ki..
“400 kilometrelik bölgede, 35 kilometrelik şeritte, PKK’nın tam hakimiyet kurduğu” iddia edilmişti.
Artık askerin, o bölgeye giremediği ileri sürülmüştü..
Türk güvenlik güçleri açısından tam bir teslimiyet.. PKK açısından ise, bölgede tam bir hakimiyet sağladığı iddia ediliyordu..
Milliyet’e sızan derin yazarlar..
Radikal’de yuvalanan PKK sempatizanları..
Taraf’taki; tek derdi hükümet aleyhtarlığı olan isimler..
Hep bu minvalde yazılar kaleme alıyorlardı.
Ancak bölgede görev yapan derin isimlerin birer ikişer ordan uzaklaştırılmaları ile.
Polisin ve askerin teknik kabiliyetlerinin artırılması ile..
PKK terörünün istismar ettiği konuların birer ikişer ortadan kaldırılması ile…
PKK açısından (zaten doğru olmayan) “tam hakimiyet” söylemi bitti. Bir anda, teslimiyete geçildi..
Eylemlere son verildi..
Bir miktar silahlı unsurun sınır dışına çıkışı gerçekleştirildi..
Ve bugün geldiğimiz noktada..
PKK ile birlikte..
PKK sempatizanlarının da artık borularının sesinin kısıldığını görmeye başladık.
Hatırlasanıza..
Kartel medyasına yerleşmiş, ismi şişirildikçe şişirilmiş nice isimler, çalıştıkları medya organlarından atıldıkça, kıyametler kopartılıyordu..
“Yazarlar susturuluyor.. Gazeteciler işsiz bırakılıyor..” vs. vs.
Sonrasında da, düşük tirajlı gazeteler ve internet sitelerinde, kinlerini kusmaya devam ediyorlardı..
Birgün gazetesini hatırlayın..
Nuray Mert’ler.. Ece Temelkuran’lar.. Hatta son dönemde nöbetçi yazar taktiği ile Can Dündar..
Sadece Milliyet’ten, gerçek değerlerini bulmuş hormonlu yazar olarak Birgün’e geçen isimlerdi..
Ne fiyakalarla, Birgün’de anonsları yapılıyordu..
Şimdi gelinen noktada, “devam mı, tamam mı” ayrımındalar..
Oysa, o yazarlar gerçekten çok okunan kalemler idiyse..
Niye Birgün’de okunmuyorlar?
Niye Birgün okunmuyor?
Hatta dün yayın hayatını sürdürebilen Birgün, şimdi niye kapanma durumuna geliyor?
O transferlere rağmen..
Bir başka örnek..
Hasan Cemal’in, Kandil’de günlerce gezintisini.. Ordaki eli kanlı teröristlerle yaptığı konuşmaları.. Teröristleri masum insanlar gibi gösterme, onları meşrulaştrıma gayretlerini, sözüm ona gazetecilik adı altında takdim eden bir internet sitesi var…
28 Şubat sürecinin darbecisi Aydın Engin’e demokratlık iddiası ile kucak açtılar..
Hükümetin azılı düşmanı Orhan Alkaya.. Kerem Altan.. Hatta Ahmet Altan orada buluştu..
Şimdi onlar da, okur fonu açmışlar..
Okurlardan para topluyorlar..
Hem nasıl para toplama..
“5.000 TL ödeyin.. 10.000 TL ödeyin.. İstediğiniz takdirde isminiz Okur Fonu’nu Destekleyenler sayfasına yazılsın.”
Peki ya istemezlerse?
O zaman kamuoyu onları bilmesin..
Yani PKK mı veriyor parayı?..
Derin güçler mi finanse ediyor, bilinmesin..
Paralar toplansın..
Ama kimin desteklediğini kimse bilmesin..
Sonra da çıkıp, “Biz gazetecilik yapıyoruz” desinler..
“Biz özgür basının temsilcileriyiz” desinler..
“Susturulan gazeteciler, gelip bizde yazabiliyor.. Biz özgür medyayız” desinler..
Parasal kaynağı bilinmeyen medya olur mu?
Yardım eden insanların, kendilerini gizlediği bir ortamda, hür basın olur mu?
Söyleyin; PKK lehine onlarca haber yapan sitenin sorumluları..
Kartel medyasına, “ihalelere giren patronlar, bağımsız gazetecilik yapamaz” eleştirisi getirirken, sizin “kaynağı belirsiz yardım toplama”nızın, anlamı ne ola?