Lütfen, Adalet Müfettişleri Teftiş Yapmasınlar Artık!

0
Ali Karahasanoglu

Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit

Lütfen, adalet müfettişleri teftiş yapmasınlar artık!

 

“Müfettişin görevi teftiş yapmak, niye görevini yapmayacakmış?” diyeceksiniz..
İyi de teftiş yaparken, yeni “teftişlik işler”e sebebiyet veriyorsanız,  “Gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz” demezler mi insana..
Somut olayı anlatayım..
Bakırköy Adliyesi’nde bir icra hakimliğinde, dün 20’ye yakın dosyanın duruşması var..
Kimi dosya 2 ay, kimi dosya üç, kimi dört ay önce ertelenmiş.
Kanun diyor ki, “Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk hâlinde ve otuz günü geçmemek üzere ertelenebilir.”
Nokta..
Kanun istediğini desin..
Kim takar kanunu..
Duruşma yapılmayacak dosyayı, önce “İnceliyoruz” diye 1 ay karıştırırlar..
1 ay sonra “Aaa.. Biz buna duruşma günü verelim” derler..
Sonra, duruşma gününü önce 2 ay, daha sonra da 4 ay ileriye bırakırlar..
Denilecek ki, “işlerin yoğunluğundan..”
Eğer şu hassasiyet olsaydı, “doğru” derdim..
Kanunun zaten duruşmalı yapılmasını öngördüğü dosyalar “5 ay”, kanunun dosya üzerinden karar verileceğini öngördüğü dosyalar “2 ay” sonrasına bırakılsa…
“Titizlik gösteriliyor, başkası da elden gelmiyor” derdik..
Ama, “duruşma zorunluluğu olan dosyalar” ile, “duruşma zorunluluğu olmayan dosyaları” karıştırıp, “Ben böyle uygun görüyorum” deyip, hepsini 4 ay sonrasına bırakırsanız..
Kanunu dikkate almıyorsunuz demektir..
Onlarca dosyada, bu yapılmış mı?
Yapılmış.
Peki dün Bakırköy Adliyesi’nde olağan teftişlerini yapan müfettişler, canlı canlı yaşanan bu olayı tespit etmişler mi?
Hayır.
O zaman neyi teftiş ediyorlar ki?
Teftişlerinin bir faydası mı var, vatandaşa?
Dün yaşananlarda, tam aksine zararı bile olmuş..
Nasıl?
4 ay sonrasına gün veren hakim sağlık sebepleri ile adliyede olmadığı için, duruşmalar başka hakimlere dağıtılmış.
Sabah 10.30 duruşması önce 13.30’a.. Sonra da hakim müfettişle toplantıda olduğu için, 15.00’e kadar bekletilmiş..
Şimdi, müfettiş görevinin gereği olarak teftiş mi yapmış oldu?
Yoksa kendisi “teftişlik iş” mi yapmış oldu?
Duruşmaya çıkacak hakimle, neyin teftişini yapıyorsunuz ki?
Ama onlardan kim hesap sorabilir ki?
Vatandaş beklesin..
Öldü mü yani..
Duruşma ise duruşma..
Sonra yapılır yani..
Hani hakimlere sorulacak soruları sorsalar.. Duruşma yine beklesin..
Sorsalar, “Kimi dosyalarda duruşmayı bir hafta, kimi dosyalarda üç hafta, kimisinde 1 ay, kimisinde 2 ay, hatta 4 ay sonrasına erteliyorsunuz. Nedir kıstasınız?”
Canımız kurban..
Var mı böyle bir teftiş?
Yok..
Sorsalar hakime, “Zaten 4 ay sonrasına duruşma vermişsiniz. Dosyaları 4 ay bekletmişsiniz.. Şimdi de, aniden(!) sağlık kontrolüne gidiyorsunuz. Yerinize aniden(!) başka hakim çıkarılıyor. O da 1.5 ay daha erteliyor.. Sağlık kontrolünüzü, duruşmanız olmayan günde yaptıramaz mıydınız?”
Öyle ya..
Gerçekten “aniden”(!) gelişen bir sağlık sorunu olur.. “Herşeyin başı sağlık” dersiniz..
Kontrole giden hakimin yerine Adalet Komisyonu belirleme yaparken, “Bu dosyalar için 4 ay beklenmiş” der, bir titizlik gösterir..
“Başka ne yapabilirler ki?” dersiniz..
Ama, bir gün önceden hakimin izinli olduğu belli iken..
O gün duruşmaya çıkacak hakimi belirlemezseniz..
O hakime, dosyaları verip incelemesini sağlamazsanız.
Bir de duruşma günü, müfettişle oyalayıp, “Hakim değişikliği sebebi ile eski zabıtlar okundu, gereği düşünüldü” demek için insanları saatlerce bekletirseniz..
“Teftiş yapmayın, ne olur. Karala kurela gidiyor işler.. Bir de teftiş sebebi ile gecikme yaşatmayın insanlara..” derim ben de..
Sonuç şu: Adalet Bakanlığı, teknolojik alanda attığı tüm devrim niteliğindeki adımlara rağmen..
Hâlâ eski yapının hantal işleyişine neşter vuramadı..
Sanmayın ki, bu anlattığım tekil bir olaydır..
Her gün tekrarlanan.. Her gün bir başka adliyede tekrar tekrar yaşanan skandallardan somut bir tanesidir, anlatılan..
Bir aksilik olmazsa, yarın somut bir olay daha anlatacağım..
Bir hakimin, bir yıl içinde bakılması gereken dosya sayısını tutturmak için; müfettişlerle, devletle, milletle alay edercesine yaptığı numarayı anlatacağım.
Benim gördüğümü, Bakanlık görmemiş olabilir mi?
Sanmıyorum ama..
Biz anlatalım ki, onlar cevabını versinler..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir