Mursi’ye “Kadrolaştı” Diyen Ahlaksızlar!?

Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Mursi’ye “kadrolaştı” diyen ahlaksızlar!?
Mursi’yi ne ile suçluyorlar?
“Her yeri İhvanlaştırıyordu..”
Israrlı mısınız, bu iddianızda?
Israrlısınız.
Önce hatırlatayım..
İktidara gelen insan, tabii ki kendi ekibi ile çalışmak ister..
Bundan daha doğal bir şey olamaz.
Kaldı ki, Mursi’den önce, kim vardı?
Despot Mübarek.
Mübarek’in adamları yerine, İhvan gelince, niye şikayet ediyorsunuz?
Diktatör Mübarek’in adamlarının kalmasını mı istiyorsunuz?
Despottan/diktatörden yana mısınız?
Yoksa seçilmiş cumhurbaşkanından mı?
Diyecekler ki, “Bizim adamlarımız da yönetimde olsun.”
Bakanlar belirlenirken, tam da bu isteğe uygun hareket edilmiş.. Ama en küçük cayırtıda, 6 tanesi birden gidiverdi..
Yani tokmak Mursi’nin elinde..
Davul başkasının..
Pek yürümez, bu işler!..
Yine de, “Biz de yönetimde olalım” isteğine, genel bir cevapla yetinelim..
“Muhalefet seçimi kazansaydı, İhvan’a da kadrolarında yer verecekler miydi?”
Sormak bile abes ama..
Sadece hatırlatmış olalım..
Daha önemlisi..
“Her yeri İhvanlaştırıyordu” diyenler, çaktırmadan şu itirazı yapıyorlar: “Mursi’nin Genelkurmay Başkanlığı’na getirdiği Sisi darbe yaptı..”
Yani demek istiyorlar ki;
“Kendi adamı bile dayanamadı..
Kendi adamı, darbe yaptı..”
Sisi, kendi adamı mı, biraz sonra anlatacağım..
Devam ediyorlar: “Mursi’nin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na getirdiği Mansur, Cumhurbaşkanlığı yeminini ederken, Mursi’yi diktatörlükle suçladı.”
Burda da yine, benzer bir imada bulunuluyor: “Mursi’nin işbaşına getirdiği adamlar bile, onu diktatörlükle suçladıklarına göre, Mursi hatalı..”
Burada bir soluklanıp, Mursi karşıtlarının ilk itirazına dönelim..
Diyorlardı ya, “Her yeri İhvanlaştırıyor..”
Bakın işte, iki önemli makam.. İkisine de, İhvan dışından birileri getirilmiş..
Mursi her yeri İhvanlaştırmış olsa idi, Genelkurmay Başkanlığı’na İhvan’dan birisini getirmesi gerekmez miydi?
Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na da İhvan’dan birisini getirmesi gerekmez miydi?
Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na getirilen Mansur, despot Mübarek döneminde mahkemenin başkan yardımcılığına gelmiş..
Sisi de, önceki dönemin ikinci ismi..
Dolayısı ile, her ikisi de aslında muhalefetin adamı..
Anlaşılıyor ki, Mansur mecburiyetten Anayasa Mahkemesi’ne başkan yapılmış..
Anlaşılıyor ki Sisi, mecburiyetten Genelkurmay Başkanı yapılmış.
Hem “kadrolaşma”, hem de “kendi adamı bile dayanamadı” isnatları, gördüğünüz gibi içi boş eleştiriler..
Ancak, bu iki temel eleştiriyi neden bu kadar önemsiyorum?
Şunun için.
Aynı eleştiriler, Türkiye’de de yapılıyor..
Gerek kadrolaşma eleştirileri…. Gerekse ülkenin bürokratik kadrolarında yer alanların, hükümet icraatlarına engeller çıkarmasının, hükümet aleyhinde eleştirilere dayanak alınması..
İki açıdan da, Mısır ve Türkiye birbirine çok benziyor..
Eminim; vicdan sahibi Gezi Parkı destekçisi gençler de, Mısır örneğinden hareketle, Türkiye’de son bir ayda yaşananların arkasında hangi oyunların olduğunu artık görmeye başlamışlardır..
Kimlerin sadece Mursi’nin gitmesi üzerine kurdukları tezgahın sonunda, orduya nasıl alkış tuttuğunu görüp..
Türkiye’de de Tayyip Erdoğan’ın gitmesi üzerine kurulu tezgahın sonunda, kimlere alkış tutulacağını görmüş olmalıdırlar..
•
Mesaj’cıya mesajımdır:
“Alnı secdeye varan insanlarla uğraşmayacağız” diye yola çıktık..
Bizim bu ilkemizi istismar ederek, meydanı boş bulup, bize iftira edenler, tabii ki bunun hesabını Allah’a verirler..
Sadece not olsun diye bir hatırlatma yapacağım.
“Vakit’ten ABD Büyükelçiliği’ne gidildi, büyükelçi ile görüşüldü” türünden yazılanların tamamı A’dan Z’ye yalandır, iftiradır..
Böyle bir iftiranın bizdeki karşılığı çok nettir: “İddia eden ispat etsin. O iddiaları ispat edemediği/edemeyeceğini bildiği halde yazanlar ise, şerefsizdir, müfteridir!..”