ODTÜ’nün Bu Fiyakası Nerden Geliyor?
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
ODTÜ’nün bu fiyakası nerden geliyor?
Sınırdan geçen bir yol için bile, efelenmeler..
Yok yola karşı değillermiş de..
İzinsiz girilmesine karşı imişler..
Çaktırmadan önce belediyeye..
Ardından hükümete giydirmeler..
Sanırsınız, devlet içinde, ikinci bir devlet bunlar..
Kimsiniz siz ya??
Sahiplendiğiniz araziler, cebinizden çıkan paralar ile aldığınız, özbeöz malvarlığınız mı?
Yoksa babanızdan, sadece size kalan bir miras mı?
ODTÜ tüzel kişiliğine sormuyorum..
ODTÜ adına konuşanlara söylüyorum..
ODTÜ’ye o araziyi veren kim?
Bu devlet değil mi?
Bu hükümet değil mi? (Devleti, bugün bu hükümet yönettiğine göre.. İlla bu hükümetin bizzat kendisinin bu tahsisi yapması gerekmez. Önceki hükümetlerin, önceki meclislerin yaptığı düzenleme de, bugün itibari ile bugünkü hükümet tarafından değiştirilmesi mümkün iken değiştirilmediğine göre, bugünkü hükümet de, bir anlamda o araziyi ODTÜ’ye vermiş sayılır.)
Nedir sizin bu fiyakanız?
Nedir bu burnunuzdan kıl aldırmaz havalarınız?
Küçük dağları, siz mi (haşa) yarattınız!?
ODTÜ’nün internet sitesine girip bir bakayım dedim..
Bilimsellikte herkese tepeden bakan bu adamlar..
Üniversitelerinin tanıtımında, bir yıl öncesinin rakamlarını vererek, ne kadar “gerici” olduklarını ilan ediyorlar..
İfade şöyle: “2012-2013 akademik yılında yaklaşık 26,500’ü aşkın öğrencinin kaydı yapılmıştır. Bu öğrencilerin yaklaşık yüzde otuz beşi yüksek lisans programlarına kaydolmuştur.”
Hoopp efendiler..
Belediye başkanına..
Başbakan’a laf yetiştirmeye çalışan, profesör etiketli bilim adamları..
2012-2013 akademik yılı biteli, nerede ise 5 ay oluyor..
2013-2014 akademik yılı başlayalı da, nerede ise 2 ay olacak.
Siz hâlâ bir yıl öncesinin rakamlarını mı veriyorsunuz?..
Yoksa üniversitenizin öğrenci işlerinde, kayıt olan öğrencilerin sayısını toplamak, 5-6 ay mı sürüyor..
Öyle ya..
Ben İstanbulluyum..
Ankara’yı pek bilmem..
Sitenizden aldığım bilgiye göre:
“Kampus alanı 45.000 dekar (4500 hektar), orman alanı ise 30.430 dekar (3043 hektar) büyüklüğündedir ve Ankara’nın merkezinden 20 km uzaktaki Eymir Gölü’nü de içine almaktadır. ODTÜ öğrencileri, bu gölde yapılan kürek sporu faaliyetlerinden, balık avlama ve piknik olanaklarından ve çeşitli etkinliklerden yararlanabilirler”miş..
“Bu kadar geniş alana yayılan, öğrencilerimizin sayısını toplamak da, zaman alıyor” mu diyorsunuz?
Esprisi bir yana..
Bu kadar geniş bir alana, bir üniversite nasıl hükmedebilir?
Bir üniversiteye, bu kadar geniş bir alan tahsis edilirse… Diğer üniversitelerin günahı ne ki, neredeyse tek binadan oluşan kampuslarda eğitim veriyorlar…
Doğru dürüst bir bahçeleri.. Doğru dürüst sportif alanları bile yok..
ODTÜ’nün hükmettiği alanları ise kendilerinden aktaralım:
“Kampusda 7000 öğrenci kapasiteli yerleşimler, alışveriş için çarşı, bankalar, postane ve yiyecek-içecek alınabilecek yerler mevcuttur. Kampusda ayrıca, çok çeşitli spor faaliyetlerini yürütebilmek için kapalı spor salonları, tenis kortları, futbol sahaları, koşu yolları, olimpik standartlarda kapalı yüzme havuzu, açık yüzme havuzu vs. bulunmaktadır. Kampus dışında, kampusa 30 km uzaklıkta olan ODTÜ’nün Elmadağ tesisleri ve Bursa Uludağ’da, yazın tırmanma/dağcılık sporunun, kışın ise kayak sporunun yapılabileceği tesisler bulunmaktadır.”
Devlet içinde devlet…
Spor ile ilgili tek bir bölümleri yok..
Ama olimpik standartlarda kapalı-açık yüzme havuzları.. Tenis kortları.. Kayak sporu yapılacak tesisler..
Böylesi devasa bir yapılanmanın sebebi ne?
1960’ların Türkiye’sinin birkaç üniversitesinden biri olarak, boş alanları bu üniversiteye tahsis etmişler… Sahip çıksın diye..
Ama 2013’ün Türkiye’sinde,
Böylesi bir geniş alana hükmetmenin hangi mantıklı gerekçesi olabilir?
Gerekçesi olmadığı gibi..
Gereksiz yere, böbürlenmelerinin.. Yerel yönetime dayılanmalarının.. Meşru hükümete efelenmelerinin…. Halkı küçük görmelerinin..
Cesaretini sağlıyor..
Önerim, Türkiye’deki tüm devlet üniversitelerinin kullandıkları alanları koyun masaya..
En büyüğünden % 20 fazlasını verin bunlara.
Gerisini alın ellerinden..
Bitsin bu halk parası ile, halka dayılanma!