Özden, Savaş ve Gazeteciler Olmadan Asla!
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Özden, Savaş ve gazeteciler olmadan asla!
28 Şubatçı darbeci generalleri dolaylı da olsa savunacağım hiç aklıma gelmezdi..
Ama adalet adına, bunu söylemek zorundayım.
Generalleri günah keçisi ilan edip, 28 Şubat’ın diğer sorumlularını görmezden nasıl gelebiliriz?
Böyle adalet olabilir mi?
Mesela, Vural Savaş sanık sandalyesine oturmadan, 28 Şubat soruşturmasının hakkıyla tamamlandığını nasıl söyleyebiliriz?
Yekta Güngör Özden sanık olmadan, 28 şubat postmodern darbesinden hesap sorulduğunu nasıl iddia edebiliriz?
Yanlış anlaşılmasın..
“Şu şu isimler cezaevine girmeden, darbe süreci sorgulanmış olmaz” demiyorum.
Cezaevine girer, girmez..
O ayrı bir konu..
81 yaşındaki Yekta Güngör Özden’i, cezaevine koymayabilirsiniz.
75 yaşındaki Vural Savaş’ı cezaevine koymayabilirsiniz.
Ama bunlarsız, 28 Şubat’tan hesap sorulur mu?
Vural Savaş olmasaydı, generaller ne yapabilirlerdi?
Bir iki bağırır, çağırırdılar.
Sonra?
Fiilen darbe yapmadıktan sonra, generallerin bağırıp çağırmasının sonucu ne olurdu ki?
Darbe amacına nasıl ulaştı?
RP’ye kapatılma davası açılması ile hedefine ulaştı..
Yekta Güngör Özden başkanlığındaki “Anayasa Mahkemesi’nin, RP’yi kapatması kesin” rüzgarı estirilmesi ile, darbenin amacı olan “hükümet değişikliği” gerçekleştirildi..
“Laik olmayan, insan bile değildir” diyen kimdi?
“Kandan beslenen vampirler gibi” sözünün sahibi kimdi?..
Bunlardan hesap sorulmadıktan sonra, üç tane komutan için müebbet hapis cezası istemli iddianame ile, bu iş biter mi?
Bence bitmez..
Dahası..
Generali ile, yargıcı ile.. Bürokratı ile.. Nerde darbeci bir kafa varsa, tamamına alkış tutan gazeteciler, soruşturmaya dahil olmadan, bu iddianame adaleti sağlayabilir mi?
Bence mümkün değil.
Sincan’da tanklar yürümüş..
Bu tankların yürümesini, Akit gibi haber yaparsan, darbe meraklılarının hevesi kursağında kalır..
Amaçlarına ulaşamazlar.. Tam aksine, tepki çekerler..
Ama yürüyen tankların fotoğrafını çekmek için sıraya girerseniz. Sabah gazetesi gibi, “Tekrar geçseniz de, biz fotoğraf alsak” diye yalakalık yaparak ricada bulunursanız. Hürriyet gibi manşetten verip, övgüler düzerseniz..
O zaman sadece “tankların yürütülmesi” emrini veren komutanı hesaba çekerek haksızlık etmiş olmaz mıyız?
Gazetecilerin savunmaları hazır: “Biz, haber verdik. Yürüyen tanklara, ‘Yürümedi’ mi diyecektik!”
Akit de o günlerde yayında olan bir gazete idi..
O da haber verdi..
Bakın bakalım gazetelerin, o günkü sayfalarına..
Sanki “2×2=4 eder” gibi, farklı şekilde bir sonuca ulaşılması mümkün olmayan bir faaliyet varmış gibi takdimde bulunuyorlar.,.
Akit gibi yapsaydınız ya, gazeteciliğinizi..
Mecbur muydunuz, darbecilerden yana tavır almaya..
Ne demiş Akit, o günkü birinci sayfasında?
“Evren’den ders alın” başlığını atmış. Spotunda da, “Sincan’da tank yürüttünüz diye bugün sizi alkışlayanlar, yarın ‘etek’ giydirirler..” ifadesi yer alıyor..
Daha ne desin Akit..
Generalleri uyarmış.
Ama generaller uyanmamış.
Şimdi de o generallere, etek giydirildi işte..
Akit’in tahmini, doğru çıktı.
Hemen sattılar, dönemin generallerini..
Hiçbir gazeteci savunmuyor darbeci generalleri.. “Bize dokunulmasın yeter” diyorlar..
Bir not daha vereyim..
Akit’in küçük spotlarında da, ibretlik dersler var: “Medyanın dolduruşuna gelmeyin” deniliyor, içerikte..
O günden ilan etmişiz, “Bu darbenin tek faili generaller değil.. Onlarla birlikte gazetecilerdir” diye..
Bunun içindir ki, 28 Şubat soruşturmasını siviller üzerinden yürütmeye devam eden savcılarımız, Akit’in o günlerdeki nüshalarını önlerine alıp, yararlanmalı..
Akit’te ne yazılmış, ne söylenilmiş, görmeliler..
“Biz haber verdik” diyenin önüne hemen koymalı: “Bak Akit de haber vermiş. Ama senin haberle hiç örtüşmüyor” diye..
28 Şubat’tan hesap, işte böyle sorulur..
Bir daha o karanlık günleri yaşamak istemiyorsak, hesabını da böyle sormaya mecburuz!