Palalı Esnaf Tutuklanmalı.. Ya Sapanla Taş Atan Teyze?

Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Palalı esnaf tutuklanmalı.. Ya sapanla taş atan teyze?
7 yıl sonra, Danıştay cinayeti hâlâ netliğe kavuşturulamadı.
Birçok delil var da..
Olayın daha fazla, daha net olarak ortaya çıkarılmasını istiyor, insan..
Ergenekon davasına bakan mahkeme de aynı kanaatte olmalı ki, Danıştay’daki 28 bilgisayarın incelemeye alınmasına karar vermiş.
7 sene sonra, neyi bulurlar, bilemem.
Ama o olaydan ders çıkarıp, son olaylar ile ilgili tedbirimizi alalım..
Nedir o tedbir?
Danıştay cinayetindeki gibi, “Efendim harddisk bir gün önce bozulmuştu” veya “Eski görüntüler de vardı ama, arıza sırasında onlar da silinmiş” türünden savunmaların geçersizliğinin bilincinde olarak..
Gezi Parkı olayları ile ilgili tüm Türkiye’de yaşanan olayların görüntü kayıtlarının tek bir merkezde acilen toplanması sağlanmalı..
Harddisk boşmuş..
Kayıt yokmuş..
Var olanlar da silinmiş..
Otel sahibi şalteri indirmiş, kayıt alınmamış..
MOBESE kayıtları 15 gün tutuluyormuş..
Sonra siliniyormuş..
Tüm bu gerekçeler gözardı edilmeli..
Kayıtlarla ilgili harddiskler toplanmalı..
Danıştay cinayetinde “Harddisk arızalı. Arıza yaparken, eski kayıtlar da silinmiş” diyerek üstünü örtmeye çalıştılar ama.
Yıllar sonra da olsa, uzmanının yaptığı teknik incelemede, harddiski silmek için OYAK çalışanlarının yaptıkları çalışmaların görüntüleri bile ortaya çıktı..
Gezi Parkı eylemlerinde de, yarın aynı mavallar okunacak.
Eskişehir’deki sivil göstericinin ölümüne dair dayak görüntüleri için, şimdiden benzer suç örtme girişimleri başladı bile.
“Polis dövdü” demiyorum.
Sivil insanlar da dövmüş olabilir.
Polis de dövmüş olabilir.
Her iki iddiaya da aynı uzaklıktayım..
Ama, “Göstericiler gelince, şalteri indirdim. O sırada kamera kayıt yapmamış” türünden palavra savunmaları dinlemeye hiç vaktimiz yok.
Olayların geliştiği her yerdeki işyerlerinin..
Özellikle kamu kurumlarına ait kameraların.
Ve en önemlisi de MOBESE’lerin kayıtları, tek bir elde toplanmalı..
Öyle sanıyorum ki, olayların boyutu, bu toplamanın şu savcılıkta, bu savcılıkta toplanması aşamasını da çoktan geçti..
Dün bir savcının mazisini hatırlattım..
O savcıda bu kayıtları toplasanız ne olacak ki?
Yarın “Ben bilmiyorum” demeyeceğinden, nasıl emin olabilirsiniz ki?
Onun için, tüm kayıtlar, Ankara’da toplanmalı..
Veya, özel bir birim kurulup, o birimin tek tek kayıtlar toplaması sağlanmalı..
Polisin içinde yanlış yapanlar varsa, onlar da bulunmalı.
Göstericiler içindeki yanlış yapanlar da, medyadaki uzantıları sayesinde sorumluluktan kurtulamamalılar..
Devletin üst yönetimine, şimdiden hatırlatıyorum.
Bu olayların sorumlularını bulma noktasındaki çabayı, tek başına yerel emniyet müdürlerine.. Yerel savcılara bırakırsak..
Bu olayların aynısı, tekrar tekrar nüksedecektir..
Son yıllardaki devrim niteliğindeki çabalara rağmen, devlet hâlâ hantal.. Hâlâ olayların üzerine gitmede, suçlular kadar becerikli değil..
Düşünebiliyor musunuz, göstericiler geliyor.. Önce polise küfrediyorlar..
Sonra tekme tokatla, tacizde bulunuyorlar.
Sonra taşlıyorlar.
Hatta sapanla taş yağmuruna tutuyorlar..
65 yaşındaki bir kadının, sapanla polise taş atarken görüntüsü yayınlandı bu ülkede..
Ama o kadın, şimdi sırra kadem bastı..
Herkes, palalı esnafın peşinde..
Niye?
Çünkü medya onların elinde..
Polis ve savcılar da, medyadan etkileniyor..
Polise vuranı hoş görüyor..
Göstericiye vuranı, medyanın baskısı ile, itiraz üzerine tutuklatıyor..
Tutuklanma kararına karşı değilim..
Ama, önce olayların evveliyatındakiler tutuklanmalı idi.
Örneğin polise sapanla taş atan o kadın tutuklanmalı idi.
Sonra, esnafa sıra gelir..
Sonra, göstericiye şiddet uygulayan polise sıra gelir..
İş işten geçmeden..
Başbakanlık bu işe el atmalı..
Hatta Cumhurbaşkanı el atmalı..
Muhsin Yazıcıoğlu suikastında ne görüntüler çıkmıştı..
Kimin sayesinde?
Devlet Denetleme Kurulu’nun sayesinde..
Yine Devlet Denetleme Kurulu, olaya el atabilir..
Tüm kamu kurumlarındaki görüntülere el koyabilir..
Yarın deliller yok edildiğinde, “ah vah” etmemek için..
Artık darbelerin klasik metodla yapılmayacağı ayan beyan ortada iken..
Postmodern darbeleri önlemek için, Gezi Parkı olayları, bir laboratuvar olarak görülmeli..
O laboratuvardaki en önemli malzemenin de, kamera kayıtları olduğu, gözden uzak tutulmamalı..