Sonuç Bildirgesi Hazırlanmış Bile!
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Sonuç bildirgesi hazırlanmış bile!
İstanbul Barosu, pazar günkü şova hazırlanıyor.. 30 bine yakın üyesi olan bir baro, birkaç bin kişinin ancak sığabileceği Haliç Kongre Merkezi’nde genel kurul yapıyor. Evet, daha büyük bir kongre salonu olmayabilir.
Ama “Herkesi kurula bekliyoruz” diye şov yapmamalısınız. Değil herkes; 30 bin kişinin yarısı gelse, kim nereye sığacak? Kimse, “Aynı baronun seçimleri nerede yapıldı ki? Aynı salonda değil mi?” itirazında bulunmasın. Seçimleri bu kongre merkezinde yapabilirsiniz…
Nasıl olsa, sabahtan akşama kadar, sırayla oy kullanılacak. Aynı anda, herkesin orada bulunması gerekmez ki! Ama.. Mahkemelere posta koymak, hakimleri tahkir etmek, savcılara meydan okumak için yapılacak bir toplantıyı, “30 bin kişiyi temsil ediyoruz” diyerek, birkaç bin kişilik salonda yaparsanız…
İşte orada, “şov amacı”nızı ilan etmiş olursunuz. Ne yapılacak pazar günü? Belli ki, baronun önceden hazırladığı kadrolu elemanları vasıtası ile, kapılar tutulacak. Kendi taraftarları ile salon doldurulacak. Sonra da “şak şak şak”! Daha önce “Avukatlar konu mankeni mi?” diye sormuştum. Gerçekten baro, avukatları “konu mankeni” olarak görüyormuş..
İstanbul’daki üç büyük adliye binasında girişlerde ve baro odalarında “sonuç bildirgesi” imzalanmaya başlanmış bile.. Yani Baro merkezinden birileri hazırlamış, “İmza atar mısınız” deniyor, avukatlara..
İmza atılan bildirgeyi de, pazar günü kurulda “Alın size sonuç bildirgesi” diye takdim edecekler.. Gelenlerin iradelerine, görüşlerine, itirazlarına bakılmayacak! Avukatlar “konu mankeni” olarak kurula gelecekler..
Avukatlara “kaldır elleri, indir elleri” yapılacak.. Bu yakışıksız tavır bir yana.. Baro yönetiminin kendi koltuğunu kurtarmak için giriştiği bu kongrenin kendilerine pahalıya mal olacağını kestirmek de hiç zor değil. Kongre için, servisler kalkıyor.. Tekneler kiralanıyor. Hatta başka barolardan otobüsler kaldırılıyor.. Sanki bir siyasi partinin kurultayı toplanıyor..
Siyasi partiler, benzeri kurultay topladıklarında, “Bize ne? Kendi ceplerinden masraf yapıyorlar.. Derdi bize mi düştü” der, geçeriz.. Ama Baro Genel Kurulu için yapılacak toplantıya harcanan paralar, kimin cebinden çıkacak? Avukatların mı? Hayır. Baro yönetimindekilerin mi?
Hayır. Halkın cebinden çıkacak.. Sayıştay tabii ki bu harcamaları inceleyecek.. Kongre gerekli miydi? Dolayısı ile kongre masrafları doğru muydu? Kongreye katılım için kaldırılan servisler, tekne kiralamaları zorunlu muydu… hepsini araştıracak.. Hiç kuşkum yok ki, sonuçta baro yönetimindekilere, Başkanlık kasasından yaptıkları bu gereksiz harcamalar için zimmet çıkarılacaktır..
O karar çıkınca, ceplerinden öderler artık.. Kongredeki “şakşak”lar da, onlara hatıra olarak kalır, artık. Aslında işin bir tehlikeli boyutu daha var. İstanbul Başsavcılığı, kongreyi mutlaka, dikkatle izleyecektir..
Sadece kongrenin ilanı bile, “adil yargılamayı etkileme ve adli görev yapanları etkileme suçu”nun unsurlarını taşıyor ama.. Bir de kongrede, şov amaçlı konuşmalarda bardak taşırılırsa, bir iddianame daha gelebilir..
Geldiğinde, kimse, “Hızla faşizme gidiyoruz” demesin. Ne yani, üç tane avukat, mahkemelere posta koyacak, savcılar da onları seyredecek öyle mi? Üç tane avukat, “Bizim istediğimiz gibi yargılama yapacaksınız. Yargılamayı hakimler değil, biz yöneteceğiz. Duruşma salonlarında, bizim dediğimiz olacak” diyecek, yargı da onlara boyun mu eğecek?
NOT: Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu bey, dünkü yazımla ilgili aradı ve sitemini iletti. Akit gazetesine açılan 500 bin liralık tazminat davası ile kendisinin bir ilgisi olmadığını, davacı olarak İçişleri Bakanlığı görünse de, konunun direkt kendisinden geçmediğini, bu tür davaların bakanın haberi olmadan, hukuk müşavirleri vasıtası ile açılabildiğini hatırlattı. Sayın bakanın, Akit’e bir tavrı olduğunu iddia etmek, bilerek o tazminat davasının açtırıldığını söylemek, tabii ki mümkün değil…
Sayın bakanın “Bakanlığın, basın organlarına dava açması için talimat vermedim” açıklamasındaki hassasiyetine teşekkür ediyorum.
