Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit

Taif’e yolculuk

 

Hayır Taif’e filan gittiğim yok. Sadece bir teşbih. Yoksa buralardayım.. Samsun’a gittim. Oradan Aydın’a, Ankara’ya. Buralardayım yani. Taif nereden çıktı derseniz, Resulullah’ın Taif’e yolculuğu geldi aklıma..

Taif’i düşünmeme sebeb olan olay ise Akdeniz Üniversitesi’ndeki Mescid karşıtı bir eylem.. Hani Akdeniz Üniversitesi Morfoloji binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan öğretim üyesi Doç. Dr. İlker Belek Morfoloji binasında mescid açılacağına ilişkin bilgi aldıklarını, mescid yapımının inanç özgürlüğü ile açıklanamayacağını, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Belek’e göre Morfoloji binasında mescid açılmasının, üniversitenin bilimle herhangi bir bağlantısının kalmadığının göstergesi olduğunu iddia etti. Belek’e göre yakında her bölüme mescid açılabileceğini söyledi.

Ah bu laikler! Böyle bir laikliği bu milletin başına CHP bela etti. Onun için de, bu işler hep CHP’nin hesabına yazılır..

Mescid ve Laboratuvarı karşı karşıya getirmek, elma ile armudu toplamak gibi bir şey.. Bu adam ne laikliği biliyor ne dünyayı. Üniversitesi bile bilmiyor. O dedikleri Komunist ülkelerde geçerli idi sadece. Komunistlerde kendi rejimlerini din edindikleri için, Marks’a tapınma adına Üniversitenin her köşesini Marks’a tapınma köşesi yaptılar..
Yoksa Batı’da Üniversitelerin ortaya çıkışında kiliseler en önde yer alır.. 1789’da halk dine ve dindarlara karşı değil, Kilise adına servet ve iktidara el koyan, Sezar’ın hakkını gasbeden Kilise’ye karşı ayaklandı halk..

Ne Mısır’da, ne bu coğrafyada, ne de Doğu Medreselerinde dini dışlayan bir bilim geleneği yoktu.. Bu tür hezeyanlar devam ettiği sürece, CHP’nin dindarlardan oy alma şansı yok.
Bunların istedikleri laiklik buysa halk bunların peşinden gitmez.. CHP’nin Dindar açılımı, Laiklik açılımı denemelerinin hüsranla sonuçlanmasının sebebi bu..
Tutarsız, çelişkili, inandırıcılıktan uzak, seromonial rozet takma törenleri hep geri tepiyor.. Biri çıkıyor Mescidle Laboratuvarı karşı karşıya getiriyor, öteki gidiyor Silivri’yi Akademi yapıyor.. Hani biz hapishaneye “Medrese-i Yusufiye” diyorduk ya, Kılıçdaroğlu da Silivri akademisi diyor.. Kılıçdaroğlu’nun Rektörü Perinçek gibi mi olmalı, öğrencileri de ODTÜ’lü eylemci öğrenciler gibi mi..

CHP’lilerin avukatlığını yaptıkları kadrolar işte bunlar. Kılıçdaroğlu avukatlığını yaptığı çevrelerden de iltifat görmüyor aslında. Bunlar gerçekten çok cahil adamlar.. Kur’an-ı Kerim, zamanının siyasetini, ticaretini ve sanatını en iyi bilen kişiye “Ebu Cehil” der. Bilip de yapmayana “Kitap yüklü eşek” der. Bilip de, tersini yapana “Bel’am” der. Medrese-i Yusuf, Hz. Yusuf’a yapılan bir iftira sonucu zindana atılması karşısında sabrı ifade eder.

Sahi Kılıçdaroğlu’nun Akademisi neyi ifade ediyor.. İnsan gazeteci olmakla, Akademisyen ya da Asker, politikacı olmakla mutlak anlamda Masum olabilir mi? Herkes suç işleyebilir..
Medrese-i Yusufiye’de adalete ve sabra vurgu vardır. Kadere vurgu vardır.. İşin imtihan boyutu öne çıkar ve sonuç ortadadır. Bize hayır gibi gelen şeyde şer olabileceği gibi, şer gibi olan şeyde de hayır olabilir..

İşte bu son örneklerde de halkın gerçekleri görmesi için bu örnekler önemli. Öfkeleri ağızlarından taşıyor bu adamların. Bu kişilerin kendilerinin haber oldukları gün Tv’lerdeki diğer haberlere bakanlar, hayatın kendilerini nasıl tekzip ettiğini görmüş olmalıdırlar..
Şecaatleri aslında suç ikrarına döndü sanki..

Yahu, Mescid ile Laboratuvarı nasıl, hangi akla, mantığa karşı karşıya getirirsiniz. Dinle bilimi karşı karşıya getiren akıl hangi akıl! Din Allah’ın açıklanmış rızasıdır..

Bize hakikatın bilgisini verir. Bilim hakikati anlamamıza yardım eder, zamanın gerçekliğini öğretir. Akılla sınırlıdır.. İşte tam bu noktada, o akademisyene bir haberim var. Bu açıklamalar Müslümanları ve insaf sahiplerini gayrete getirdi, korktuğu başına gelecek. Oraya güzel ve büyük bir cami için, cami cemaati seferber oldu. Bu iş daha çabuk gerçekleşecek.. Onlar istemese de bu ülkede insanlar inandıkları gibi yaşayacak ve düşündüklerini özgürce ifade edecekler..
Taif örneğine gelince, peygamberimiz Taif’e giderken ayağına taş atıp, yoluna dikenlere, arkasından küfredenlere karşı, Cebrail helaktan söz ederken, o şöyle diyordu: “Yarabbi, bunlar cahildirler, bilmiyorlar” Resulullah onlara öğretti. Bu gün Taif hala Müslüman. Mekke’de Müslümanlara zulmedenler, Hz. Hamza’yı öldürüp kalbini çıkartıp hırsa ısıranlar, kulağını ve burnunu kesip boynuna takıp dans edenler daha sonra pişman oldular, tevbe ettiler ve Müslüman oldular.

Bizim bıkmadan ve usanmadan bunlara hakkı ve hakikati anlatmamız gerek. Bu tebliğ eksikliğinden ve onlara güzel örnek olma konusundaki ihmallerimizden dolayı biz de vebal altında olmuş olabiliriz.

Hind ve Vahşi bile Müslüman olduktan sonra, Yusuf’u kuyuya atan kardeşleri tevbe edip kucaklaştıktan sonra bizim kucaklaşamayacağımız kim var ki! Onlar cahildirler, bilmiyorlar!

Selam ve dua ile..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir