Verilen Zararın Parası Yine Emekçiden Çıkacak!
Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit
Verilen zararın parası yine emekçiden çıkacak!
Afferin size işçi kılıklı işçi düşmanları..
Büyük bir başarı kazandınız.
“Taksim’de gösteri yapacağız” dediniz.
Dediğinizde direttiniz.
“Taksim müsait değil. Geçen sene müsaitti, izin verdik. Ama gelecek sene Taksim’de yaparsınız. Bu sene Kazlıçeşme olmaz mı?” diyen Vali’ye, “Hayır, biz neresi diyorsak, orada olacak” dediniz.
Gemi, otobüs ve metro seferlerini iptal ettirdiniz.
Yaşasın..
Ne büyük bir başarı bu!..
Emekçinin bayramı, işte böyle kutlanır.
Toplu taşıma araçlarının seferleri iptal ettirilerek kutlanır.
Toplu taşıma araçlarını, zaten emekçiler mi kullanıyor?
Zaten amaç da, emekçilere zarar vermek değil mi?
O başarıldı işte..
•
Bana sorarsanız, aslında “Taksim inadı” da bir bahane..
Maksat, kavga olsun.
Cam çerçeve indirilsin..
Valilik “Kazlıçeşme” dediğinde.. Provokatörler de “Peki Kazlıçeşme olsun” deseydi, cam çerçeveyi indirmek için, ne bahane bulacaklardı?
İşi sağlama aldılar.. “Kazılçeşme’de gösteri olursa, ne kadar tahrik edersek edelim, belki polis her şeye rağmen sağduyulu davranıp, müdahale etmez.. Biz de cam çerçeve indiremeyiz” diye düşünüp, “Biz Taksim’de ısrarcıyız” dediler..
Ve hedefledikleri gibi, camları çerçeveleri indirdiler..
Tekrar tebrikler..
•
Özel şahısların, holdinglerin, şunun bunun cam-çerçevesinin parası kimden çıkacak?
Özellikle bankaların camlarını indirerek, “sömürü dünyasına” karşı imiş gibi görüntü veriyorlar ama..
Sonuçta o maddi zararların tümü, emekçiden çıkıyor.
Ya mala zam, ya vergiden düşme ya da terör mağduriyeti gibi başlıklar altında.. O cam çerçevelerin parası devlet bütçesinden çıkıyor.
Yani camı kırılan holding ödemiyor cam parasını.. Kamudan alıyor. Yani emekçinin cebinden!
Böyle akılsız emekçiler olduğu müddetçe, sömürü biter mi?
Bitmesini boşverin, görüyorsunuz işte, daha da azıyor!
•
Haydi gelin, “Taksim ısrarı”nı anlamaya çalışalım..
Önce “Taksim’de olmaz” diyen Valilik’in gerekçesine bakalım..
“Güvenlik” diyor, Valilik..
Haklı mı?
Yaşanılan tecrübeye göre, haklı..
1 Mayıs 1977’de 34 insan ölmüş, aynı Taksim Meydanı’nda.
O olay, çözülmüş mü?
Organize edenler, işçinin üzerine kurşun sıkanlar, ortaya çıkarılmış mı?
Hayır..
Hani kenarından köşesinden bazı ipuçları var ama.. Henüz net değil..
“Taksim de Taksim” diye ısrar edenler, 34 insanın can verdiği o olayın üzerinden 36 yıl geçmiş olmasına rağmen, failleri bulabilmişler mi?
Taksim’de gösteri ısrarına alkış tutan CHP, 36 yıllık süreçte dönem dönem iktidar ortağı olduğu yıllarda, o faillerin bulunmasını sağlamış mı?
Sağlamayı bırakın, bir çabası olmuş mu?
Hayır.
O zaman şimdi bu ısrarın sebebi ne?
Zorla kaşınıyor muyuz? Nedir derdimiz?
Yoksa, “Ölecek olanlar zaten gariban emekçiler olacak. Ölsünler.. Bir 36 sene daha, istismarını yaparız” diye mi düşünüyorlar?
¥
1 Mayıs kutlaması adı altında, dükkanlar harap edilip, polislere sapanla taş atılırken..
Kahraman Medyamız ne yapıyor?
“Dünya böyle kutluyor” diye başlık atıyorlar..
Mesaj şu: “Dünyanın diğer ülkelerinde emekçilerin istediği gibi bayramı kutlamasına izin veriliyor. Ama Türkiye’de hükümet yasak koyduğu için, bayramı kendimize zehir ediyoruz!”
Sanki sadece Türkiye dışındakiler kavgasız gösteri yapabiliyormuş, sadece Türkiye’de kavga varmış gibi izlenim veriyorlar.
Aslında gerçek ne?
Dünyadaki kutlamalara benzer kutlamalar, Türkiye’de de var..
Kavga sadece Taksim’de..
Kadıköy’de de gösteri var.. Ama, kavga da yok, biber gazı da.
Ankara’da da gösteri var. Yine kavga ve biber gazı yok.
Ankara, İzmir ve diğer iller.. Hepsinde, olgunlukla kutlamalar..
Sorun, sadece Taksim’de.
O zaman takdimi de öyle yapalım..
“Bayram, Türkiye’de de güzel güzel kutlandı.. İstanbul Kadıköy’de bile sorunsuz kutlandı.. Ama, sendikaların Taksim inadı, sadece Taksim’de işi bozdu!” diyelim..
¥
Dünkü polise yönelik saldırılarda, çok özel sapan modellerini ibretle izledik.
Büyük emek ürünü sapanlar.
Sapanların büyük emek ürünü lastikleri ve büyük emeklerle yerlerinden koparılan kaldırım taşları..
Ama emekler boşa..
Karşılığında tek kuruş kazanç yok.
Tam aksine, yerinden söktüğü kaldırım taşının parası, yarın belediyenin “kaldırım düzenlemesi” adı altında, tekrar emekçiden tahsil edilecek.
“Sendikacıların aklı, işte bu kadar” mı diyelim!..
Zaten amaçları, böylesi kısır döndü mü diyelim?