Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit

Afrika Kışı

 

“Arap baharı”nı konuşurken, “Afrika kışı” kapımıza geldi dayandı..
Amerika’nın BOP’u bitti ama, şimdi de  Fransa’nın  BAP (Büyük Afrika Projesi) gündemde..
Şimdilik Kuzey Afrika’yla işi yok. Hedef yoksul Afrika ülkeleri.. Ve ilk hedef Mali..
Kimse Kaddafi rejimi düşerken, Kaddafi’nin Libya’da ve diğer yoksul Afrika ülkelerindeki kamplarındaki silahlı militanlarının kimin eline geçeceğini düşünmedi..
Kaddafi Afrika’da milyarlarca dolar harcayarak kendine bağlı silahlı bir güç oluşturmuştu ve bunların komutanları Libya’da eğitiliyordu.. Bunlar kendi ülkelerindeki militan grublara silah ve para desteği sağlıyordu ve bu gençler ideolojik ve politik olarak da eğitiliyordu. Dini grublar ise davet-ül İslam üzerinden örgütleniyordu.. Afrika’da İran da aktif aslında. Vehhabiler de..
Mali’de bir süreden beri namazda el bağlayan ve ellerini salıverenler arasında ciddi bir tartışma vardı. El bağlamak ya da salıvermek, Sufi ya da Vehhabi olduğunun işareti idi. Birbirlerinin camilerine gitmiyorlar ve birbirlerini tekfir ediyorlardı.. Batılıların umudu dünyada 2013’de 30 kadar ülkede çıkacak krizlerin ardından bu ülkeleri yeniden yapılandırmak! Plan aynı. Dini, mezhebi, etnik, ideolojik ve politik ayrımcılığı çatışmaya dönüştürmek ve sonra da “insani amaçlarla!” BM’nin gözetiminde ülkeyi işgal etmek!
Sorun şu: Bu ülkelerin sınırlarını kendileri belirlediler. Rejimlerini de. Bugünki iktidarlar da sonuçta, büyük ölçüde kendi tayin ettikleri iktidarlar.. Ama artık dünya gerçekleri, bölgesel gerçekler, toplumsal talepler yarım asır önce kurulan düzenlerle cevaplanamıyor. Onun için de sınırların yeniden belirlenmesi, rejimlerin ve iktidar yapılarının bu ihtiyaca göre revize edilmesi gerekiyor.
Durup dururken bu işler olmayacağına göre, önce rejimin tıkanması gerekiyor ve sorunun bir krize, çatışmaya dönüştürülmesi, yani şartların olgunlaştırılması gerekiyor..
Aslında Mısır, Libya, Tunus ve Suriye’de inisiyatif sahibi olamayan batı, bu defa sorun ortaya çıkmadan kendileri kontrollü olarak bunalımı örgütleme çabasında gözüküyorlar.
Rusya Afganistan’da, Çeçenistan’da, Türk dünyasında İslam dünyası ile karşı karşıya geldi.. Amerika ve İngiltere, Irak, Afganistan ve Filistin’de batağa saplandı.. Fransa ise ekonomik kriz içinde bir sıçrama yapması gerekiyor.. Fransa, diğer iki güvenlik konseyi üyesi Rusya ve Çin’i de yanına alarak Afrika’ya giriyor. Çin sessiz bir şekilde mevzi kazanma çabasında. Fransa için bu coğrafya eski bildik bir yer. Bu ülkelerin resmi dilleri zaten Fransızca. Paralarını Fransa basıyor.. Frankofon ülkeler zaten.. Rusya da burada eski Sovyetler döneminde bağımsızlık hareketlerinin arkasındaki ülke.. Bugün Rusya ve Fransa el ele Afrika’yı işgale hazırlanıyorlar.. Afrika’da bunlar olurken, İngiliz inisiyatif bölgesi olan Bangladeş ve Myanmar’da bir başka trajedi yaşanıyor. İslam adına Hindistan’dan ayrılarak bağımsızlık ilan eden Bangladeş’te artık Hindular değil  Bangladeşli kendi kardeşleri Müslümanlara karşı inanılmaz işkenceler yapıyorlar. Mevlana ebul Kelam Azad haklı idi aslında.
Geçen gün, UHİM tarafından Türkiye ve dünya gündemini meşgul eden meselelere dair fikir alışverişlerinin yapıldığı, sorun tesbitlerinin ve çözüm önerilerinin konuşulduğu ‘Gündem Buluşmaları’nın beşincisi yapıldı. 21 Ocak Pazartesi akşamı Üsküdar’daki tarihi Balaban Tekkesi’nde gerçekleştirilen toplantının konuğu Türkiye’nin Çad Büyükelçisi Prof. Dr. Ahmet Kavas’tı. Mali’de yaşananların geçmişini ve bugünki durumu özetledi.. Övünerek ya da dövünerek geçirecek bir vaktimiz yok.. Bölgeyi Somali’ye çevirebilirler.. Biliyorsunuz orada bir donanma bulundurmak için korsanlığa izin verdiler.. Birileri “Tavşana kaç, tazıya tut” diyor. Birileri savaştıklarını zannettikleri güçler tarafından kullanılabiliyor.
Risk altındaki, çoğu Arap ve Afrika ülkesi olan 30 ülkeyi sıralayan Ulfelder, raporunda “Geçen yıl Mali ve Gine-Bissau’da darbe yapıldı. Sudan, Liberya ve Madagaskar’da darbe riski çok yüksek. Suriye, Yemen, Çad, Afganistan ve Bangladeş gibi ülkelerde ise askeri bir darbe olma ihtimali oldukça güçlü” ifadelerini kullandı.. “Ekonomik ve sosyal krizlerin pençesindeki Pan-sahel bölgesi en büyük risk altındaki alan. Özellikle Müslüman ve Hıristiyanların birlikte yaşadığı Nijerya, Çad, Sudan ve Moritanya’da da darbe ve siyasi şiddet riski oldukça tehlikeli boyutlarda”. Rapora göre Amerika kıtasında Ekvador ve Haiti’de darbe ihtimali yüksekken Ortadoğu’da Suriye ve Yemen riskli ülkeler oldu. Asya’da ise Afganistan, Bangladeş, Kamboçya ve Doğu Timor’da darbe ihtimali oldukça fazla. Öte yandan kuşkusuz onların bir planı varsa, Allah’ın da bir planı var.. Galib olacak olan O’nun planıdır. Bu olayları kim başlatırsa başlatsın, ne durumda olursak olalım, bizim, haktan, adaletten, barıştan ve özgürlükten yana tavrımızla süreçte yer almamız gerekir..
Hayat devam ediyor. Hak ve Batıl mücadelesi de. Tarih biz yaşarken şekilleniyor.. Biz sadece tarihin tanıkları değil, aynı zamanda aktörleri olmak zorundayız.. Yarın da bu konuya devam edelim.
Selâm ve dua ile..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir