Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit

Ah Erdoğan!

 

Bu işler böyledir.. İşin içine siyaset girince hiçbir şey, sadece göründüğü gibi değildir.. Kim kimdir belli olmaz. İnsan hakları savunucusu ya da çevreci, sadece çevreci ya da insan hakları savunucusu olmayabilir..
Erbakan için “keşke hatıralarını yazsa, arkasında bir miras kavgası bırakmasa” dedim, kıyameti koparttılar, “işine bak” dediler, “bu camiada böyle şeyler olmaz” sonra özür diliyorlar.. Bunun cemaatı camiası yok arkadaşlar. Hz. Osman’ı öldürmeye gelenler arasında Hz. Ebubekir’in oğlu da vardır. Hz. Ali zamanında yaşananlarda birbirlerine karşı kılıç çekenler başka yerlerden gelmedi.. Şeytanın vatanı yok. Hz. Yusuf’u kuyuya atanlar kimlerdi!
Din ve devlet büyüklerinizi ilah ve Rab edinmeyin! Kafanızı kiraya vermeyin.. Nefsinize (Hem kendi nefsinize, hem de cemaat / örgüt / parti, her ne ise, tüzel nefsinize) güvenmeyin.. Size hayır gibi gelenlerde şer, şer gibi gelenlerde hayır olabilir. Aklınıza da çok fazla güvenmeyin. İhtiyad edelim. İşi ehline verelim. Parti, vakıf, cemaat, hemşehri, kabilecilik, ırkçılık yapmayalım! Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı duralım, hatta bir topluluğa öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemeli..
Sözü son olaylara getirmek gerekirse, Erdoğan’a yapılan saldırıları doğru bulmuyorum. Bu olayların tek bir maksadı vardı, o da Erdoğan’ı zabtu rabt altına almak..
Ne Erdoğan’sız yapabilirler, ne de Erdoğan’la yapabiliyorlar..
Birilerinin bir senaryosu vardı. Herkesin bir planı var, ama sonuçta Allah’ın dediği olacak. Öyle de oldu. Baykal’ı, Erdoğan’ın tepesine Çankaya’ya çıkarmak isteyenlerin evdeki hesapları sandığa yansımadı.. Baykal sistemin komiseri, emniyet sübabı olarak oraya yerleştirilecekti. Rolünü oynayamadığı için tiyatrodan kovuldu.
Liberallerle harmanlaşmış ılımlı İslamcılar ise, bürokraside kilit noktalara yerleştirilecekti.. Bu da tam olmadı. Bu arada başka cemaat ve camialar, hemşehri, platform ve strateji lobileri, istihbarat grubçukları mevzi kazanmaya, köşe başlarını tutmaya başladılar..
Perde gerisinde örtülü bir hesaplaşma yaşanıyor anlayacağınız.
Çevre, Gezi Parkı filan işin kandırmacası.. Bu lobinin elleri her yere uzanır. Alevi-Sünni, Kürt-Türk, şeyh-derviş..
Terör örgütüne de dönüşebilir, liberal bir akıma da, demokrasi, insan hakları, çevre adına da eylem yapabilir, Şeriat ya da Esed adına da.. Milliyetçilik de yapabilir, Türkiye karşıtlığı da..
Erdoğan sonrasının ne olacağını kimse bilmiyor. Onun için hepsi Erdoğan’a muhtaç. Kontrol edemeyecekleri bir kriz istemezler.. Krizi başlatmak kolay, durdurmak zordur. Türkiye üzerinde hesabı olan bir sürü, ülke, örgüt var.. Kaostan birileri yararlanarak öne çıkarsa, kaosu çıkaranlar açıkta kalabilirler. Onun için kontrollü bir bunalım stratejisi izleyeceklerdir..
Mesele Erdoğan’ı zabtu rabt altına almak, frene basmak..
Sen misin terörü bitiren.. “Terörü bitireni bitirirler” diyen biri vardı. Sen misin bölgede güç olmak isteyen, 1. lige çıkmak isteyen uluslararası kayıtdışı ekonomi ve siyaset merkezleri bunu istemediler.. Erdoğan ise gözü kara gidiyor. Mayınlı tarlada top oynuyor bir bakıma..
Artık Erdoğan’a karşı sadece Koç-Doğan yok, cemaat da Erdoğan’ın hırçınlığından, gerdiğinden söz ediyor.. Erdoğan’ın başkanlığının engellenmesi için bir lobi harekete geçti.. Parti içinde birileri şimdi havayı kokluyor.. Ankara’nın 1 Numarasını bu denge içinde taraf olmaya zorluyorlar sanki.
Eski dostlar, şimdilik Erdoğan’ın köşeye sıkıştırılmasına ses çıkarmıyorlar. Çünki kendilerine muhtaç olması ellerini güçlendiriyor diye düşünüyorlar.. Erdoğan’ı sevdiklerinden değil, öbür tarafın kendilerine yüz vermeyeceğinden korktukları için.
Yoksa öfke gibi, aşk gibi, para, kadın ve siyaset bazan gözü kör eder..
Madem bunları yazdım, şunu da yazayım.. Bu yapılar kendi içinde derin yapılar oluşturuyor.. Bu derin yapılar arasında derin bir hesaplaşma var.. Ayrıca bu yapılar arasında işbirliğine de gidiliyor sanki ve uluslararası sistem bunlardan işbirliğine uygun gördükleri ile yeni bir derin çete oluşturuyor..
Eğer bu işler kontrol edilmeyecek olursa, “Batı Çalışma Grubu”nun yerini “Doğu Çalışma Grubu” alır. JİTEM gider MİTEM gelir, ama eski hamam, eski tas düzen değişen şartlara uygun olarak bukalemun gibi deri değiştirip yoluna devam eder..
Size bir şey daha söyleyeyim. Biliyor musunuz, Irak’a girme konusunda, tezkere ile ilgili olarak o zaman asker hiç sorun çıkarmadı.. Hatta el altından destek bile oldu.. ABD askeri Irak’a çekmek istiyordu.. Irak’ta işbirliği yapanlar başarı kazanıp ödüllendirilecek ve terfi ettirilecek, istemeyenler ise başarısız bulunup tasfiye edilecek ya da istifaya zorlanacak. Belki bir bahane bulunup yargılanacaktı. Yani Ergenekon davası ile değil, Erbakan hükümeti ve Çatlı döneminde yapılamayan iş Irak’ta bitirilecekti sanki.. O plan da tutmayınca, başka planlar yapıldı, senaryolar yazıldı ve bugünlere geldik..
Bir küçük ayrıntı daha, Baykal’ı kim niçin tasfiye etti ise, bugün Kılıçdaroğlu da rolünü iyi oynamayacak olursa, kimi İslamcı-sağ-sol, liberal media patronları da bu siyaset sahnesinden kovulabilir..
Uluslararası sistem Erdoğan’ı teslim almak istiyor. AK Parti’yi teslim almak istiyor, Türkiye’yi kendi haline bırakmak istemiyorlar.. Gezi parkına giden yolları açanlar ve karşı operasyonun kimler tarafından nasıl uygulandığını incelemek gerek. Birileri tavşana kaç, tazıya tut diyor.
Bu olay, pahalı bir ders de olsa, bazı gerçeklerin, kişilerin ve kurumların gerçek yüzlerini görmek açısından iyi oldu.. Bana göre şimdi Erdoğan’a sahip çıkma zamanıdır!
Allah beni affetsin.. Kimseye kin ve garezim yok.. Ama yanlış şeyler oluyor.. Üzülüyorum.. STK’lar, basın, iş dünyası, siyaset adamları olarak savrulduk biraz. Aman dikkat! Toparlanalım kardeşler.. Hz. Yusuf’un kardeşlerine söylediği sözleri hatırlayalım..
Selâm ve dua ile..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir