Batı Himmete Muhtaç Bir Dede!
Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit
Batı himmete muhtaç bir dede!
Dün kaldığımız yerden devam edelim.. Evet İslam dünyası kan ve gözyaşı içinde. Afrika fakru zaruret içinde.. Bu doğru, ama tek doğru bu değil.. Bugünki krizle, dünki kriz arasında çok temel bir fark var! Tekrar söylemeliyim: Gelişmeler doğru yönde ve ileri doğru.. Kaybeden taraf belli. Asıl zor durumda olan hegemonik güçlerin yerli işbirlikçileri!
Suriye’de, dün benzer olaylar oluyordu, zindanlarda insanlar işkence görüyor, katlediliyordu ve kimsenin sesi çıkmıyordu. Bugün bu halk, zalim diktatörlerden hesap sormak için ayaklanmış durumda..
Esad’ın yeniden eski günlere dönmesi mümkün değil.. Bu işler ilanihaye böyle devam edecek değil, sonunda sel gidecek ve kum kalacak. Sonuçta Esat gidecek ve bölgede yeni bir rejim işbaşına gelecek..
Bu sonuç, sadece Suriye için değil, bütün diktatörlüklerin kapısı çalınacak, 19.YY sonlarında 1. ve 2. Dünya savaşı yıllarında oluşturulan sınırlar yıkılacak, rejimler ve iktidarlar dağılacak! Asıl ve temel gerçek bu. Bu sokağa dökülen insanlar tarihin akış yönünde patlayan barajlardan vadilere doğru akan sele benziyorlar..
Mısır direnişi ABD’yi, Fransa’yı, İngiltere’yi, Almanya’yı, Rusya’yı da vuruyor.. Suriye direnişi de öyle! Kahire’nin yükselen sesi, Şam’dan yükselen çığlıklar Washington’dan, Londra’dan, Paris’ten, Berlin’den, Moskova’dan da duyuluyor artık.. Sadece Sisi ve Baradey’in lambaları sabaha kadar yanmıyor!
Yakında Amerikan eyaletlerinde, Newyork’ta sosyal ayaklanmalar olursa şaşmamak gerek. Karga besleyenler gözlerini sakınmaları gerek.
Aslında 11 Eylül’le Amerika dermanı olmayan ağır bir yara aldı.. Babil’de kaptı bu hastalığı aslında. Onların kutsal metinlerinde öyle yazmıyor mu?: “Büyük Babil yıkılacak!” Amerika’nın özgürlük abidesi Paris’in üzerine, Fransa’nın Eyfel’i Londra’nın üzerine yıkılacak, domino taşı gibi!
Tarihin en büyük efsunu olarak bilinen doların büyüsü bozuldu artık. Amerikan rüyasından uyandığında Amerikan halkı, kendini, Kızılderili reis Seatle’nin ön görüsündeki trajik gerçekle yüz yüze bulacak!
Ordo ab Chao “kaostan çıkan düzen”in sonuna geldik.. Batı şimdi düzenden düzensizliğe geçiyor!
Y kuşağı dedikleri nesil, tarihe tanıklık ediyor.. Biz yaşarken Avrupa Birliği kuruldu, biz yaşarken Sovyetler Birliği dağıldı..
ABD Dolarının çöküşü ile Amerikan rüyası da sona erecek! AB ülkeleri aileyi kaybetti. Aslında batı uygarlığının bütün coğrafyasında aile can çekişiyor. 5 kişilik ailede bir kişi en az bir kez intihara teşebbüs etmiş, bir kişi uyuşturucu kullanıyor ya da alkolik, bir kişi homoseksüel veya lezbiyen, biseksüel ya da ensest ilişkiye kadar uzanan ahlaki bir zaaf içinde, bir kişi psikolojik destek almadan kendini yönetemiyor. Bir kişi doğuştan ya da daha sonra şiddete maruz kalarak psikolojik ve bedensel özürlü.. Evlenmiyorlar, çocuk yapmıyorlar..
X kuşağı savaş yıllarında yaşadı.. Soğuk savaşı gördü onlar. Korkuları umutlarından büyüktü.. Kaybetme korkusu kazanma tutkusundan büyüktü. Y kuşağının kazanma umudu kaybetme korkusundan büyük.. Hayali aklından büyük bu neslin..
Batıdaki ekonomik kriz öne çıkıyor ama, asıl kriz ailede, manevi hayatta. Batı toplumu inancını ve vicdanını kaybetti.. Gelecek umudunu kaybettiler.. Yaşlı ve giderek her anlamda küçülen bir batı dünyası var..
Biz 2023’ü bir sıçrama yılı olarak görürken, batılı ülkeler 2023’ü bir kıyamet olarak görüyorlar..
Bizde birileri nasıl “Mehdi” bekliyorsa, batıda birileri “Mesih”i bekliyor işlerin düzelmesi için.. Aslında Mesih gelse kendilerine savaş açacağının farkında değiller ne yazık ki. Çünki batının Şeytanın/Deccalin askerliğine soyunuyor sanki, hayat tarzları ve iddiaları, hedefleri ile..
Batılılar bu yokoluş korkusunu, İsrail’in varlığına yönelik tehditler üzerinden görmeye, okumaya, anlamaya çalışıyor. Onun için Mısır ve Suriye’de olduğu gibi akılsızca işlere kalkışıyorlar..
Ben hiçbir ülke ve halk için bela temenni etmiyorum, ama öte yandan da zalimler için elbette cehennem. Birileri içlerindeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, onlara mani olmadıkları için ağır bir bedel ödeyecekler!
Tarihin makarasını geri saracak olursak, bizim coğrafyamız açısından baktığımızda, Filistin topraklarına, Kudüs’e çevirmemiz gerekir nazarlarımızı.. Anadolu ve Arap yarımadasının işgali. Biladı Şam! İngiltere ve Fransa, İtalya, Yunanistan, Rusya ve Büyük Birader “ABD”!
Sanıyorum düştüğümüz yerden kalkacağız.. Suriye ve Mısır onun için önemli..
Taksim’deki olaylar onun için önemli..
Nasıl koca bir imparatorluğu 3 yıl iki ay gibi bir zamanda tasfiye ettilerse (ki biz o kadar zaman zarfında Etibank’ı tasfiye edememiştik. “Geçilmez” sanılan Çanakkale geçildi ve bir imparatorluk tasfiye edildi) batının tasfiyesi de ani ve hızlı gerçekleşecek! O zaman Hicaz özgür olacak. Kudüs işgal altında olmayacak! Birileri geldikleri gibi gidecekler, an garibuzzaman!
Bu ne zaman olacak derseniz: Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!
Gecenin en koyu anı, aydınlığa en yakın zamanıdır. Kadiri mutlak (Mutlak iktidar sahibi) Allah öyle buyurdu: “İnananlara müjdele: Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!” Selâm ve dua ile..