Cuntanın Mayası Tutmadı
Ahmet Varol – Yeni Akit
Cuntanın Mayası Tutmadı
Bugün Mısır’da askerî darbeye ve kurulan cunta yönetimine karşı başlatılan direnişin yüzüncü günü münasebetiyle zulme ve gayri meşru dikta yönetimlerine tepki amacıyla dünyanın her tarafında muhtelif protesto eylemleri gerçekleştiriliyor. Bu doğrultuda inşallah Türkiye’de de farklı şehirlerde gösteriler ve kültürel etkinlikler düzenlenecek. İstanbul’da Fatih’te Cuma namazı sonrasında bir gösteri ve ardından Saraçhane’ye doğru yürüyüş düzenlenmesi planlanıyor. Bu eylemlerin desteklenmesinin sadece Mısır’daki gayri meşru cuntaya karşı sürdürülen meşru mücadeleyi desteklemekten ibaret olmadığını, İslâm âlemindeki bütün ezilen halkların hak ve özgürlük mücadelesine destek anlamı taşıdığını baştan hatırlatmak istiyorum. Biz de inşallah Gaziantep’teki AYDER (Ayıntab Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği) tarafından düzenlenen bir panele katılmak için bu akşam 20.00’de Şehit Kâmil Kongre Merkezi’nde olacağız.
Bütün bu eylemler, gösteriler, tepkiler ve protestolar Mısır’daki askeri cuntaya karşı kitlesel mücadelenin ülke sınırlarını aştığını, küresel özgürlük mücadelesiyle özdeşleştiğini gösteriyor. Bu eylemlerle inşallah zulme karşı küresel dayanışma bilinci daha da güçlenecek ve yaygınlık kazanacaktır. Bu da özellikle İslâm coğrafyasında bir değişim sürecinin habercisidir. Çağdaş emperyalizmin kendi içindeki sıkıntılarla ve zorluklarla uğraşmak zorunda kalması da inşallah bu sürecin önünü açacak, küresel emperyalizmin desteğiyle ayakta duran yerel dikta rejimlerinin çöküşünü hızlandıracaktır.
Bugün askeri darbenin değil darbeye karşı kitlesel mücadelenin yüzüncü günü münasebetiyle bütün bu etkinliklerin düzenlenmesi anlamlıdır. Çünkü halk cuntayı iktidarı gasp ettiği andan itibaren reddetmiş ve “İrhal ya Sisi! Mursi huve reisî (Defol ey Sisi! Benim başkanım Mursi’dir)” diye seslenmeye başlamıştır. Bu slogan sadece başkent Kahire’de değil ülkenin bütün şehirlerinde meydanlarda haykırıldı. Gösterilen tepkiler, Mursi’yi oylarıyla seçip cumhurbaşkanlığına getiren halkın, silahın gücünü kullanarak gayri meşru yollarla iktidarı gasp etmek isteyen ihanetçiler karşısında da onu yalnız bırakmayacağını gösteriyordu.
Bu durum darbenin sadece Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanlığına veya siyasi iktidara karşı değil tüm halka, onun yıllarca ülke halkına kan kusturan dikta rejimini bertaraf etmek amacıyla gerçekleştirdiği sivil devrime karşı olduğunu gösteriyordu. Dolayısıyla alışılmış klasik askerî darbelerden çok farklıydı. Doğrudan halkın iradesine, tercihine ve kazanımlarına karşı gerçekleştirilmişti. Halk ise kararlı bir mücadele sonunda elde etmiş olduğu kazanımlarını geri verme niyetinde değildi.
Askerî darbe, iddia edildiği gibi Mursi’nin cumhurbaşkanlığını kabullenmeyen bir kesimin isteklerinin gerçekleşmesini ve ülkedeki karışıklığa son verilmesini değil 25 Ocak 2011’de gerçekleştirilen halk devrimiyle son bulan diktanın geri getirilmesini amaçlıyordu. Halk bunun farkındaydı ve kazanımlarının önce Baltacı fitnesinin ardından da onu finanse eden güçlerin yönlendirdiği mekanizmanın kirli oyunlarının kullanılması suretiyle geri alınmasına, gasp edilmesine izin vermek istemiyordu. O yüzden darbecilerin siyasi iktidarı gasp amacıyla harekete geçtiği andan itibaren halk da ona karşı meydanlara çıktı, bu gayri meşru cuntayı kabul etmediğini, onun geri getirmeye çalıştığı diktaya bir daha kesinlikle razı olmayacağını, boyun eğmeyeceğini duyurdu.
Cunta, uluslararası emperyalizmin ve kendi saltanatlarını kurtarmaya çalışan bölgedeki diğer dikta rejimlerinin de desteğiyle zulmün ve şiddetin her çeşidine başvurduğu halde geçen yüz günlük süre içinde halkın mücadelesinde bir gerileme olmadı. Gerçekleştirilen katliamlar, sınır tanımayan saldırılar, başvurulan oyunlar, yalancı medyanın darbe karşıtlarını karalama kampanyaları halkın hak ve özgürlük mücadelesindeki kararlılığını kıramadı.
Direnişin bugün yüzüncü gününde performansından bir şey kaybetmediği, bütün zorlamalara, baskılara rağmen cuntayı çekilmeye zorlayıncaya kadar kararlılığını sürdüreceği görülüyor. Fakat cuntacıların arkasında duranlar ciddi tereddütler yaşıyorlar. Bu da Allah’ın izniyle cuntanın mayasının tutmadığını ve bundan sonra da tutmasının kolay olmayacağını gösteriyor.