Dinleniyorum, Dinleniyorsun, Dinleniyor
Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit
Dinleniyorum, dinleniyorsun, dinleniyor
Bir dine sahip olmaktan ya da istirahat etmekten söz etmiyorum.. Başkalarının sizi dinlemesinden söz ediyorum..
Herkes dinleniyor.. Telefonla konuşuyorsanız, internet kullanıyorsanız, kurumsal bir mekanda bulunuyorsanız, bazı durumlarda sadece dinlenmiyor, izleniyorsunuz da..
Dahasını söyleyeyim, nerede olursanız olun, uydudan da izlenebilirsiniz, rölelerle de, size takip eden bir araçla da izlenebilirsiniz.. Cep telefonunuz ya da küçük bir chip, OGS, Navigasyon, herhangi elektronik bir haberleşme aygıtı yanınızda bulunuyorsa izlenmeniz mümkün..
Ne telefon kullanıyorsunuz, ne başka elektronik bir nesne. Araca da binmiyorsunuz, yine de izlenebilirsiniz.. Yüzünüzü de gizlemeniz gerek. Çünki, güvenlik kameraları size yüzünüzden tarayabilir ve imaj tarama yöntemi ile yine izlenebilirsiniz..
Kredi kartı kullanmıyor musunuz, ne zaman nerede, ne aldığınızı da görebilirler..
Fişlenmek mi, güldürmeyin insanı.. Her işleminiz kayıt altında.. Bütün bu bilgiler, bir bilgi havuzunda toplanıyor. İhtiyaç duyulduğunda çağrılır ve sonra geri havuza bırakırsınız. Bunlar istediğiniz zaman yakalayacağınız okyanusa bırakılmış balıklar gibidir..
Edward Snowden olayını biliyorsunuz.. Bu genç adam ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) dünyada milyonlarca kişinin telefon ve internet kayıtlarını izlediği bilgisini basına sızdırdı. Günlerdir gidecek ülke arıyor..
Oh ne ala, ne güzel bir Ayfonunuz var ya da Blakberi’niz. Ne güzel değil mi? Bu telefonların ana serverlerinin ABD’de olduğunu biliyor musunuz? Doğrudan merkeze bağlısınız. Androitler dinlenmez değil. Onu da dinlemenin bir yolu var..
Amerika herkesi dinleyecek, ama sizin ülkeniz dinlemeyecek! Yok böyle bir şey..
Zaten internette yazdığınız her şey kayıt altında.. Twitter, Facebook fark etmez.. Artık İstihbaratın %80’i açık kaynaklardan toplanıyor. Bir kısmı elektronik yöntemlerle..
Evinizde otururken kilometrelerce öteden laser yöntemi ile telekulak, pencere camına kulağını dayamış gibi size duyabilir..
Evinizdeki bilgisayar, telefon, televizyon, daha birçok elektronik cihaz, dışarıdan ve içeriden yerleştirilen böcekler, hatta elektrik hattı üzerinden mikro sistemlerle her türlü dinleme yapılabiliyor artık..
Açık toplum olacaktık ya, olduk işte..
Bu işi artık sadece ülkeler değil, firmalar da yapıyor.. Firmalara gerek yok, birtakım grublar, hatta kişiler yapıyor.. Bununla başetmek de mümkün değil.. Yani bu işi önleyemezsiniz.. Ha! Bu bilgileri paylaşan ya da kötü maksatla, size zarar verecek şekilde kullanan birilerine karşı bir yaptırım imkanınız var..
İstihbarat örgütleri de bu konuda ısrarlı olacaklardır.. Eğer iç hukuk yetersiz kalırsa, gider bir başka ülke üzerinden ya da bir balıkçı teknesi ile açık denizlerden yine dinlersiniz..
Almanya dünyanın en büyük dinleme merkezlerinden biri.. Amerikan, İngiliz, Fransız istihbaratı bu ülkeyi tepe tepe kullanıyor zaten. İsrail de tüm bölgeyi dinliyor. Kore ve Japonya, ABD’nin bölgedeki en büyük telekulağının bulunduğu merkezler..
Bu arada uzay, uydularla zaten dinleme aygıtları ile dolu. Yer istasyonları da öyle. U2’ler, AWACS’lar, İHA’lar, her yönden dinleniyor ve izleniyorsunuz.. Anlayacağınız “Büyük Birader” işbaşında.. Bu işleri artık insanlar değil, makineler yapıyor. Konuşmalarınızı yazıya çeviriyor, tercüme ediyor, içindeki kelimelerden niyetinizi kestiriyor ve sizinle ilgili fiş düzenliyor..
Bir başka dinleme, izleme/Takip yöntemi de firewall yöntemi. Yani Cyber Security dedikleri bilişim güvenliği. Bu yazılımı yapan ülkeler belli. Daha çok Amerika ve İsrail.. Adamlar kendilerinden başka herkese girişi kapatıyorlar.. Hatta dışarıdan saldırganların kim olduğunu ve nereye saldırdıklarını da izliyorlar. Yani kontr-istihbarat faaliyeti de yürütüyorlar bu şekilde.
Bizde kamu bu işleri hâlâ ihale yolu ile yapıyor.. Kendi ellerimizle kozmik bilgilerimizi yabancıların bilgisine sunuyoruz adeta.
Onun için iki şeyin acilen yapılması gerekiyor. Batılıların ‘National Data Base’ dedikleri Milli Bilgi Bankası ve ulusal güvenlik yazılımı..
Bana kalırsa MİT’in yeniden yapılandırılması ve istihbarat kabiliyetinin ve imkanlarının artırılması gerek. Hem bölgeyi ve dünyayı takip etmek için hem de Cyber savaş tehdidine karşı Cyber güvenlik maksadı ile.. Onun için de birtakım hassasiyetler sebebi ile bu işin önlenmesine çalışanlara itibar edilmemesi gerek.
Kötü kullanımın cezasının da artırılması gerek. Özel hayata müdahalenin önlenmesi gerek. Ama bu gerekçe, farklı bir şekilde yorumlanarak istihbarat faaliyetlerinin de özüne zarar verecek sınırlamalardan kaçınmak gerek..
Bu konunun ahlakı, etiği, standardı, oto kontrol ve denetim mekanizması, hukuku zaman içinde oluşacak. Biz geçiş dönemindeyiz.. Sanırım havf ile reca arasında bir yerde durmalıyız..
Selâm ve dua ile..