Ebu Bekr ( Ra ) in Hicreti

Sevr mağarasına ilk giren Hz. Ebû Bekir, (r.a.) mağarada keşif yaptıktan sonra Rasûlullah içeri girmiştir. Hicret boyunca da Resulullah (sav) hangi yönden tehlike gelme ihtimali varsa, o tarafa geçmiş; bazen sağında, bazen solunda, bazen önünde, bazen de arkasında yürümüştür. Ebû Bekir’in kızı Esma yolda yemeleri için azıklarını hazırlamıştı. Mağara kaldıkları diğer günlerde de gereğinde azık taşımaya devam etmiştir. Oğlu Abdullah ise gündüz Mekke’yi kolaçan edip bilgi topluyor, geceleyin Sevre gidip bilgi veriyordu. Ebu Bekir (ra) in çobanı onların izlerini silmek için peşlerinden davar sürüsünü sürmüştü. Diğer günlerde de ayrı bir yöne sürüyü sürüyor, akşam dönüşünde ise onlara uğrayıp süt ihtiyaçlarını karşılıyordu.

Onlar Mekke’den ayrılınca müşrikler her tarafa adamlarını yollayarak aramaya başladılar. Kureyş kabilesinin müşrikleri Ebû Cehil başkanlığında Esma’nın evini aradılar, hakaret edip dayak attılar. Hz. Ebû Bekir (r.a.) hicret yolculuğuna çıkarken yanına bütün parasını almıştı. Buna rağmen kızı Esma onun nerede olduğunu, nereye gittiğini kâfirlere söylememiştir. İz süren Mekkeli müşrikler Sevr mağarasına kadar geldiler. Resulullah (sav) bu sırada Kur’ân’da anlatıldığı biçimde söyle diyordu: “Üzülme, Allah bizimledir” (et-Tevbe, 40/104) Nitekim Allah ona güven vermiş, göremedikleri askerleriyle onu desteklemiştir; Allah güçlüdür, hâkimdir. Kâfirler  tüm aramalara rağmen onları bulamadılar. Mağarada üç gün kaldıktan sonra Medine’ye yönelen Rasûlullah ile Ebû Bekir Küba’ya vardılar.

Ebû Bekir mağarada kaldıkları günü söyle anlatır: “Rasûlullah (s.a.s.) ile beraber bir mağarada bulundum. Bir ara başımı kaldırıp baktım. O anda Kureyş casuslarının ayaklarını gördüm. Bunun üzerine, ‘Ya Rasûlullah, bunlardan biri gözünü aşağı eğse de baksa muhakkak bizi görür’ dedim. O, ‘Sus ya Ebû Bekir. İki yoldaş ki, Allah onların üçüncüsü ola, endişe edilir mi?’ buyurdu. Küba’da üç gün kalan Rasûlullah ile Hz. Ebû Bekir nihayet Medine’ye vardılar. Medine’de Hz. Ebû Bekir humma hastalığına tutuldu. Hastalık ilerleyip yatağa düştüğünde Rasûlullah, “Allah’ım Mekke’yi bize sevgili kıldığın gibi Medine’yi de bize sevgili kıl, hummayı bizden uzaklaştır’ diye dua ettiği zaman Hz. Ebû Bekir ve hasta olan diğer sahabeler iyileştiler. Bu arada Hz. Âişe ile Hz. Muhammed (s.â.s.)’in düğünleri yapıldı. Mescidi Nebi inşa edildi. Masrafların bir kısmını  Hz. Ebû Bekir karşıladı. Medine’de kardeşlik tesis edildiğinde Ebû Bekir’in kardeşliği Harise b. Zeyd oldu.

Hz. Ebû Bekir Medine’de Mescidi Nebi’nin inşasına katıldı. Resulullah (sav) İslâm’ı yaymak ve düşmanlar hakkında bilgi toplamak için seriye denilen keşif kollarını Medine dışına gönderiyor, bunlara bazen Hz. Ebû Bekir de katılıyordu. Rasûlullah ile birlikte bizzat çarpıştığı savaşlarda (Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te) Ebû Bekir de yer aldı. O, Müreysi, Kurayza, Hayber, Mekke, Huneyn ve Taif gazvelerinde de bulundu. Rasûlullah’ın bizzat idare ettiği harplere gazve denir. Ebû Bekir, bu sözü geçen büyük savaşlardan baksa, otuzdan fazla gazveye katılmıştır. Çarpışma olmaksızın Veddan, Buvat, Bedr-i Ula, Useyre gazveleriyle de düşmanlar itaat altına alınmıştır. Bütün bu gazvelerde Hz. Ebû Bekir (ra), Resulullah (sav) ın en yakınında yer almış olup onun “veziri” gibi idi.

Dersler ibretler:

  • Ashab-ı Kiram (ra) Peygamberin yoluna canını koyma imtihanını yüzlerce kez pekiyi dereceyle geçmişlerdir.
  • Aile boyu Peygamber’e ve onun davasına hizmet yarışı…

Her sahabe Resulullah (sav) ın her seslenişine, “anam babam sana feda olsun ya Resulullah (sav)” diye cevap veriyorlardı. Ancak onların bu söyleyişleri, dil ucuyla söylenen öylesine kuru bir söz değildi. Her bir sahabenin, Resulullah (sav) ve onun davası uğruna canlarını ve mallarını sebil ettiklerini net olarak biliyoruz. Ashab-ı Kiram (ra) a şaşı bakan, onlar hakkında utanmadan ileri geri konuşan zavallılara yazıklar olsun.

  • Her işte plan ve program üzere hareket etmek önemlidir. Stratejik işlerde ise elzemdir.
  • Kâfirlerin tüm planlarına rağmen hicret yolcuları, İslam yolcuları menzile varacak, hak kervanı taşıdığı hakikatleri insanlığa ulaştıracaktır.
  • Allah (cc) yolunun yolcularına gereğinde, hayvanat vs âlem musahhar olur.

Resulullah (sav) hicret hazırlıklarını yaparken, müşrikler de onu ortadan kaldırıp İslam davetine son vermenin planlarını yapıyorlardı. Bunun için; istihbaratları, kolluk kuvvetleri ve özel vurucu timlerini harekete geçirmişlerdi. Ancak Resulullah (sav) hicret için fiziki planda tüm tedbirlerini almış, kıyamete kadarki tüm Mü’minlere ders olacak mükemmel bir planlama yapmıştı. Tabi fiziki şartların tıkandığı, tükendiği yerde ilahi nusret gerçekleşiyor ve mucizeler devreye giriyordu. Kıyamete kadarda Allah (cc) ın kendi yolunun yolcularını yardımları devam edecektir. Yeter ki kul, kendisine düşeni yapsın.

  • Tedavide ihlâsla yapılan duanın etkisi tartışılmaz.
  • Medine İslam devleti, İslam kardeşliği temeline dayandığın, yıllarca ümmeti aziz olarak yaşatmıştır.
  • İslam devletinin bir ayağı da cami ve mescitlerdir.
  • Cihad aşkı ve şehadet sevdası yaşlısı genciyle tüm sahabeleri kuşatmıştır ki bu, İslam devletinin diğer bir ayağıdır.

İslam kardeşliğini, sadece hicretin ilk sıcaklığında, ensarla muhacirler arasında değil, sonraki nesillerde de nice destanlarını görmekteyiz. Diyebiliriz ki İslam ümmeti, İslam kardeşliği, cami, cemaat ve ibadet hayatını ve cihat aşkını canlı tuttukça dünyada huzur ve güven içinde ve izzetle yaşamışlardır. Tabi ahiret saadetini de… Yeniden bayramlarınız mübarek olsun. Bayram, Suriye ve miyammar gibi yerlerdeki kardeşlerimize zafer ve özgürlük, cümle ümmete de hayır, bereket ve izzet getirsin. Amin…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir