Gündem Gezi…
GÜNDEM GEZİ…
132 yıl önce Selanik’te Osmanlı çocuğu olarak doğmuş, 75 yıl önce kurduğu Cumhuriyetin çocuğu olarak, hayata gözlerini yummuş bir önderdi…
Öyle bir toplum düşünün ki hala içinde bulunduğu buhranlı (?) günlerden onun aydınlığında kurtulmak istiyor.
Yine aynı toplum; çocuğu olmadığında, ev alamadığında, aile içi geçimsizliklerinin çözümünde, çocuğunun sınav başarısında, kızına koca bulamadığında, yaşarken nefesi kuvvetli dini bütün insanların mezarlarına yüz sürerek, amaçlarına ulaşmaya çalışıyor.
Dünyanın hangi az yada çok gelişmiş ülkesinde, böyle aydın bir toplum yaşıyor.
Okumuşu yada okumamışı hiç fark etmeksizin, karşılaştıkları güçlükler karşısında “mistik” güçlerden medet umuyor.
Her gün köşe yazarlarının konuğu olan, Türkiye Cumhuriyetini anormal şartlar altında kurmayı başarabilmiş bir liderin bu kadar aranıyor olması, çaresizliğin tavan yapması mıdır? Yoksa bu lideri seslendirenlerin, “ben liderim” diyerek ortalarda dolaşması en büyük çaresizlik değimlidir?
Beyaz Türkler, Siyah Türkler, Gri Türkler diyerek yıllarca ayrılamayanların böylemi ayrılması istenmektedir?
Yedi düveli yöneten İmparatorluğun, Batıdan planlı şekilde çökertilmesi sonrası Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya’daki Müslüman Osmanlı tebaasının, son kale olarak görüp yerleştiği Anadolu da, şahlanması için birlik kıldığı Türk, Arap, Laz, Çerkez, Kürd ve nice milletin, O’nun ölümüyle çatırdayan halimi önlenmeye çalışılmaktadır?
Anadolunun misafirperverliğinin, etnik ve dini farklılıklar kullanılarak ayrıştırılmaya çalışılması, homojen bir ulus devlet olamayışımızdan mı kaynaklanmaktadır?
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu tarihini yeniden yazarak başlattı. “Hiçbir ulus devlet, geçmişi çarpıtılmadan yaratılamaz” diyen Ernest Renan’ı okumuşçasına, doğduğu Osmanlıyı hain ilan ederek, Kürt asıllı Ziya Gökalp’in dediği gibi “Türkçülük tezine aşırı bir önem atfedildi, yani aşırılıklar yapıldı” cümlelerini mi hazmedememekteyiz?
Milenyum çağına girerken yeşillenen umutlarımız, aklımızın ruhumuzun geçtiğimiz yüzyılda kalması ile yeniden kararmaya başladı.
Bazılarının bilerek, bazılarının ise bilmeden Cumhuriyetin kurucusuna yüklenişleri kadar, O’nun varlığını hala içlerinde hissettiğini söyleyerek, kitleleri harekete geçireceklerini sanan aklı evvellerin gittikleri yola bakın.
Mimarlık, mühendislik harikası camilerimizde, kubbeleri tutan tek bir kilit taşıdır. Siz o taşı çekerseniz, ona yaslanmış kubbeyi ayakta tutan diğer taşların üzerinize yıkıldığını görürsünüz.
Bizim karar vermek zorunda olduğumuz şey, bu kilit taşını nasıl adlandıralım.
Eğer Atatürk bizim kilit taşımız ise, onun yıllarca dünyada dahi isminin yad ediliyor olmasına neden olan, halk sevgisi, ordusu ve partisinin güçlü olmasını sağlayabildik mi?
Eğer etnik farklılıklarımızı bir araya getirdiğimiz ulus devlet kimliğimiz ise, bu kimliği her rüzgârda birbirinden üstün hale getirip, ayrıştırma sortilerine hangi aklıselim yöntemlerle karşı durabildik?
Eğer dinsel bütünlüğümüz ise, her nefeste dilimizden düşürmediğimiz “elhamdülillah müslümanım”larımızdan sonra, pirince taş katmalarımız, ağaçlara çaputlar asmalarımız, Kutsal Kitabımızı sadece cenaze başlarında okumalarımız mı, dinimizi çocuklarımıza öğretebildiğimizin kanıtı?
Ülkesini karşılıksız seven insanlar olarak, kötülükler, yokluklar, darbeler acıtsa da canımızı, yurtseverliğimiz ile gördüğümüz her türlü işkenceye, 12 Martlara–12 Eylüllere–28 Şubatlara inat, dimdik ayakta ve birlik olan bir duruş gerekiyor. Bu duruşa sahip bir ırkın çocukları varsa ortada, gerisi teferruattan öteye geçmeyecek.
Meydanlarda yakıp yıkanlar konuşmayı öğrendiğinde, karşılarında düşman bildiklerinin dinlemeyi seçtiğini görecekler.
Demokrasi kültürümüzün canlanamadığı bir yüzyılın ardından, gelecek yüzyıllarda kubbedeki kilit taşını, “benim taşım-senin taşın” kavgası yerine, sağlam tutarak, kubbenin ayakta kalmasına yardımcı olan diğer taşların rengini belirleme özgürlüğümüzle güçlü olabiliriz.
“Dış mihraklar bizi ilerletmiyor” yalanlarına inat, “iç mihrakların palazlanmaması” için birlik zamanı şimdi…
tespitlerinizin doğrulu taktire şayan. chp nin arkasından koştuğu fikirleri uygulamaya geçiremeyen bir liderle neden muhalefet olduğunun delili.keşke onlarda okuyabilseler.