Haydi Kadınlar Eve

 

 

Biraz tebessümle başlayalım… Adama derler ki: “Senin hanım çok geziyor.” Adam der ki: “Çok gezseydi bazı bazı bizim eve de yolu düşerdi.” Bir ay kadar önceki umre yolculuğuna, gece saat 2.15 başladık takriben 5.30 ta da indik. Geri dönüşümüz aktarmalı oldu, ilki Medine – İstanbul 22.30 – 2.15 ikincisi, 5.45 – 7.00 arası. Her uçakta üç yüz küsur yolcu, bu yolculara hizmet eden 6-8 bayan hostes… İster istemez yine kadın hakları konusunda derin düşüncelere daldım…

Buyurun beraberce ve İster ulusal, ister uluslar arası düşünelim… 365 gün 24 saat, gece gündüz, yaz kış milyonlarca, uçak, otobüs vb ulaşım vasıtalarında yine milyonlarca bayan, yüz milyonlarca yolcuya hizmet ediyorlar. Bu bayanlar da genelde 20-40 yaşları arasında. Yani tam da verimli annelik yıllarını, kıtalar arası yolculuklarda iyi kötü milyonlarca insana paspas ediyorlar. Benim taaccübümü taaccüple karşılayacaklar çok olacaktır biliyorum. Ancak yine de asıl, bayanların hayrına olduğuna inandığım bazı gerçekleri paylaşayım.

Kadını sınırsızca her işte çalışmaya, ne olursa olsun dışarıya çıkmaya davet eden çevreler, gerçekten kadını ve haklarını korumuş mu oluyorlar? Böyle koruma düşman başına… Kadını ârıyla namusuyla evinde hanım, hatun oturmaya, eşinin gönül sultanı, çocuklarının annesi, komşu, akraba ve arkadaşlarının örneği olamaya davet etmek kadına kötülük… Fabrikada, markette, lokantada, pastanede, cafede, mağazada, otelde, umumhanede kısaca her işte çalışmaya davet etmek, hatta bunun için mahalle baskısı oluşturmaksa kadına iyiliktir öylemi?

Kadına,“sen köle misin?” “ayaklarının üzerinde durmalısın” “kocana mahkûm olmamalısın” vesaire bir sürü şeytani telkinlerde bulunanlar, gerçekten ne yapmak istiyorlar. Helali olan bir kocasına hizmet kölelik, namahremi olan binlerce insana hizmet özgürlük! Çağdaşlık! öyle mi?

Kadının evinde çocuklarına annelik, öğretmenlik ve eğitmenlik yapması daha önemli değil mi? Çocuğunun beşiğini sallayan, onu huzurla emziren, ona ninni söyleyen, onu bağrına basan ve maddi manevi sağlıklı bir şekilde yetiştiren anne, aslında geleceğin toplumunu yetiştirmektedir, sadece bir bireyi değil… Olur, olmaz her içte çalışan kadın çocuğunu yani toplumu nasıl büyütüp eğitecek… Kocasına nasıl sağlıklı bir eş olacak…

Kadın toplumun anası, öğretmeni, ustası, hocası, bakıcısı ve muhafızıdır. Sadece her başarılı bir erkeğin değil kadın-erkek, başarılı-başarısız tüm bireylerin arkasında tabii olarak bir kadın vardır. Kadın erkek her fert bir kadının/annenin eseridir.  Yani hangi toplum olursa olsun sonuçta kadının eliyle işlenip şekillenmektedir. Ancak kadının tüm bu fazilet ve erdemleri taşıyıp nesillere aktarması, Allah(cc)’ın kendisi için çizdiği sınırlar dâhilinde hareketiyle mümkündür.

İşte bu sebeple kadın önemlidir ve hayatı, “mide ve uçkurdan” başka bir tabirle “yatak odası, mutfak ve wc arasında gidip gelmek” ten ibaret kabul eden zavallılara bırakılmamalıdır. Zina tartışmaları sırasında; “beden benimdir istediğim gibi kullanırım” pankartı açan bazı zavallı kadın müsveddelerine rağmen bırakılmamalıdır.

Kadın hiç çalışamaz demiyoruz. Hatta değişik sebeplerden dolayı bazı kadınlar için çalışmak zaruri bir ihtiyaç olmaktadır. Bazı işler de tam kadının fıtratına göredir; hemşirelik, çocuk, yaşlı ve engellilere bakmak, anaokulu, ilkokul, kız lisesi vb sadece bayan içerikli bütün eğitim ve öğretim kurumları gibi. Tabi İslami kurallara uygun olduktan sonra, yani çalışma alanı, servisi, yemekhanesi vs ihtiyaç alanlarının tamamında erkeklerle iç içe olmayacakları (orijinal tabirle haremlik selamlık / laikçiler kızmasın) şekilde olursa, tekstil, gıda üretim ve işleme sektörü vb yerlerde de çalışmasında şer’an bir sakınca yok. Ancak takdir edersiniz ki günümüzde ve ülkemizde İslami ahlak ve ahkâmdan bahsetmek hala suç sayılmaktadır.

Kadını kafes arkasına hapsetmek istiyorlar diye gerçekleri çarpıtanlar kadının hayrına konuşmuyorlar. İslam kadını eve hapsetmiyor. Hiçbir Müslüman’ın da böyle bir iddiası yok… Yoksa asıl kadını cinsel obje olarak gören şehvet simsarları, kadını sokağa çekerek kafeslemek mi istemektedirler? Onların bağnaz! Dedikleri en muhafazakâr ailelerde dahi kim kadını eve hapsetmiş… kadın tüm meşru ihtiyaç ve işlerinde dışarı çıkmıyor mu? Hatta tüm İslami grup, cemaat ve cemiyetlerde kadının özellikle hemcinslerine İslam’ı öğretmek, onları eğitip toplumun birer eğitmeni olarak yetiştirmek için dışarıya çıkmaya teşvik edilmiyorlar mı?

Olur, olmaz her işte ve gece gündüz çalışan kadın, nasıl anne olacak, şayet olursa çocuğunu nasıl eğitecek, kreş veya dadı annelik yapabilirler mi? Anne kucağı ve baba ocağı sıcaklığından mahrum büyüyen çocukların oluşturacağı toplum, nasıl bir toplum olacaktır. Yıllardır fatihler, Selahaddinler niye yetişmiyor… İmamı azamlar, Şafiiler, gazaliler, rabbaniler neden yetişmiyor? Bedi uz Zamanlar, Hasan el Bennalar neden yetişmiyor?… Sebebini biraz da burada aramak gerekmiyor mu?

Gece gündüz binlerce kişinin memnuniyetine hayatını adayan bir bayan evde kendisini bekleyen eşini nasıl memnun ve mutlu edecektir. Evlenmekten gaye sıcak bir yuva, bu sıcak yuvara huzurlu bir aile ve huzurlu ailelerden huzurlu, mutlu ve güven içinde bir tolum oluşturmak değil mi?… beraber yaşamayı evlenip aile kurmaya tercih edenler bunu anlamak istemeyebilirler. Ama aklıselim, doğruyla eğriyi, hakla batılı, ârı hayâyı bilenler ne olur bir ses verin yoksa ben mi çok karamsarım? Evet, özellikle asklı selim bayanların ses vermesini bekliyorum. Sakın yine muasır medeniyet! Diye Avrupa’dan bahsedilmesin. Avrupa’nın merhemi olsa kendi keline sürerdi. Avrupa, kadını, çocuğu, aileyi, fazileti, erdemi kısaca insanlığı yok etti. Dolayısıyla  % 99’u Müslüman olan bizim örneğimiz Avrupa olamaz.

 

. Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke… mozkilinc@hotmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir