İade-i Muhakeme
Abdurrahman DİLİPAK-Yeni Akit 09/10/2012
İade-i muhakeme
10 Ekim’de (yarın) “Erkaya davası”nın iade-i muhakeme kararından sonra, ilk duruşması var..
Daha önce yazmıştım; Şişli Terakki davası ise Yargıtay’da, karar aşamasında.
Bu arada AİHM’de bekleyen iki davam var. Biri Erkaya davası ile ilgili yaptığım başvuru, ötekisi Hurşit Tolon ve Çetin Doğan’ın müşteki olduğu Hasdal 6. Kolordu Askeri Mahkemesi’ndeki davalar..
Nereden nereye. Aradan 12 yıl geçti ve bu davalar hâlâ devam ediyor..
Bu mahkemelerin verdikleri kararlarla ilgili HSYK’ya yaptığım suç duyurusu da yargılama sonuçlarını bekliyor olsa gerek.
Bakarsınız, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonuna verdiğim, Erkaya ve Şişli Terakki davaları, gazeteyle ilgili 312 General davası gibi davalar 28 Şubat’ı soruşturan savcıların ilgisini çeker; kendileri bu davaları, 28 Şubat’ın yargıyı nasıl teslim aldığını göstermesi açısından örnek dava olarak iddianamelerine dahil ederler.. Belki TBMM Araştırma Komisyonu üyeleri ya da komisyon, iddiaları değerlendirmek üzere Adalet Bakanlığı’na, ya da Cumhuriyet Başsavcılığına veya Yargıtay Başkanlığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına veya HSYK’ya gönderir.
Her halûkârda bu davalar bir şekilde yeniden gündeme gelecek.
Benim yaptığım başvurulara cevap alamamam durumunda Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu da açık..
Hurşit Tolon ve Çetin Doğan’ın hali yürekler acısı.. Adamlar orgenerallikten erliğe doğru tam gaz koşuyorlar.. 312 General davasına konu olan yazıda, “Onbaşı bile olamayacaklar” ifadesi vardı. Bu iddia gerçek oldu. Bu gidişle “Onbaşı bile olamayacaklar”
Erkaya öldü gitti. “Hakkımı helal etmiyorum” dediğim iddiası ile beni mahkûm etmişlerdi, bugün yüzbinlerce kişi, 28 Şubatçılara hakkını helal etmediğini söylüyor.
28 Şubat soruşturmasında mutlaka Erkaya’nın sermaye ile ilişkileri, banka hesaplarının araştırılması gerek..
Oğlunun bir itirafı var; “Babam yaşasaydı, bugün o da içeride olurdu” diyor..
Belki ailesi “öldü ve defteri kapandı” diye düşünebilir, ama Erkaya’nın süreçteki rolü ve ilişkileri soruşturulmadan 28 Şubat soruşturması eksik kalır.. O dönemdeki haksız mal iktisabı iddialarının da soruşturularak usulsüz mal edinmenin tesbiti durumunda bunların hazineye irad kaydedilmesi gerekir..
Bana göre 28 Şubat’ta darbeci generallerle işbirliği yapan gazetecilerin de, patronların da, siyasilerin, bürokratların, STK ve oda temsilcilerinin de sorgulanması ve gereğinin yapılması gerekir..
Ve tabii ısmarlama kararlar veren yargıçların, ısmarlama davalar açan savcıların da yargılanması, o dönemde verilen bu tür kararların yeniden ele alınması gerekir..
Bu kişiler emekli olmuş olsalar bile sanık sandalyelerine oturtulmaları yanında mal varlıklarının araştırılması gerekir.
Bunların çoğu ortak. İnanılmaz servet sahibi oldular. Vakıf ve hazine, orman arazilerini yağmaladılar.. Kamu bankalarının içinin boşaltılmasında bunlar tam bir işbirliği içinde, nitelikli dolandırıcılık yapan suç örgütü gibi çalıştılar. İstanbul’da, Antalya, Muğla, İzmir, Çanakkale, Balıkesir, Tekirdağ, Bursa, her yerde yağmalar yapıldığına ilişkin haberler dolaştı ortalıkta, ama hiçbirinin üzerine gidilmedi. Bunlara yargı işlemiyordu zaten o günlerde..
O günki şartlarda, darbe yaparlarsa, tutuklayacakları gazeteci-yazar sayısı 25, bunlardan 19’una karşı operasyon planlanmış.. 137’si ise bu çeteyle ilişkili. Yargıda da durum farklı değil.. Moğoltay döneminde, Seyfi Oktay döneminde yaşananlar, kadrolaşma çabaları utanç verici idi.. Kılıçdaroğlu bunlara hiç değinmiyor..
Ne demişler: “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”. İşte böyle. Dün yaptıkları, bugün ayaklarına dolaşıyor birilerinin.
İade-i muhakeme talebimiz adli tatilde ele alındı. Mahkemenin asıl hakimi tatilde olunca, iade-i muhakeme kararını nöbetçi hakim verdi. Şimdi mahkemenin asıl hakimi göreve başladı ve ilk duruşmaya o girecek, ama ocak ayına gün verirse, o zaman bu hakim emekli olacak ve eğer yeni hakim ataması gerçekleşmezse duruşmaya yine nöbetçi hakim çıkacak ve sonra asıl hakim bakacak davaya..
İlk kararı veren hakim emekli olup gitmiş, ama 12 yıldır sürdürdüğüm bu hukuk davasında bu kararda sorumluluğu olan hiç kimsenin yakasını bırakmayacağım..
Bunu sadece kendim için değil, “yapanın yanına kâr kalmasın” diye.. Zira bir insana yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Birilerinin başkasına bundan sonra benzer şeyler yapmaması için bu davayı sürdürmek zorundayım.. İntikam peşinde değilim.. Özür dileyecek olurlarsa, bütün bunları yeniden düşünebilirim. Ama affetsem de bu olanları unutmayacağım..
Erkaya ailesi ve avukatları, “özür dilemek” şöyle dursun, bu “hukuk dışı” davayı 12 yıldır sürdürüyorlar.. Aslında benim açımdan iyi de oldu.. Bu kadroların ve zihniyetin tanınması için, toplumsal hafızanın canlı tutulması ve toplumda darbelere ve darbecilere karşı bir bilinç oluşması açısından bu davalar sembolik anlamda özel ve önemli bir değere sahip.. Bu ve benzer davalar 28 Şubat post modern darbesini planlayanların karanlık yüzlerini, zihniyetlerini belgelemek açısından büyük önem taşıyor..
Yarın, ilk duruşma için Ankara adliyesinde olacağım inşaallah.. Hem TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonuna istenen dava dosyalarını vereceğim ve hem de ilk duruşmaya katılacağım.. Selâm ve dua ile..