Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit

Nikah Noterde Kıyılsın

 

Bu konuyu Meclis Başkanı, Başbakan, Adalet Bakanı ve Aile Bakanının, dikkatlerine sunuyorum..

Aslında nikah, boşanma, miras ve vasiyet gibi davalar, tarafların rızası halinde  noterde hükme bağlanabilir. Tarafların itirazı halinde konu mahkemeye intikal eder.
Özellikle nikah konusunda yine resmi takip belediyelerce yapılabilir, ama nikah kıyma töreni, her hangi bir zamanda ya da yerde, resmi beyanlar dışında, eşzamanlı olarak çağrılacak dini rehberlerin gözetiminde ve dini şartlar da eşzamanlı olarak yerine getirilmek suretiyle, noter tarafından tanzim edilecek bir zabıt ve atılacak imza ile hukukilik kazanmış olabilir.
Bu iş belediyelerde, konsolosluklarda oluyor da, niçin noterliklerde olmasın.. Bu iş noterlikte dar kapsamda ya da düğün salonunda, nikah salonunda da olabilir. Noter gelir, zabtını tutar ve gider, dosyayı da ilgili makama gönderir. Taraflara da cüzdanını verebilir.
Dini gerekler açısından şartlar ve mihri muaccel ve mihri müeccel ya da diğer özel şartlar noter beyanında zabıt altına alınabilir. Bunlar özel hukuk çerçevesinde değerlendirilecek hususlar olduğundan, dini nikah şartları da böylece hukuki anlamda geçerlilik kazanmış olabilir..
Dini nikah önce yapılınca, arkasından resmi nikah yapılmadığında başka sorunlar yaşanıyor.
Peki resmi nikah yapılıyor, anında dini nikah yapılmayınca sorun yaşanmıyor mu sanıyorsunuz.. Her ikisinin şartları farklı.. Usulleri farklı.. Mesela Şafi’de nikah öncesi kız ve erkek tarafın ailelerinin rızası gerekir.. Bu beyan alınmadan yapılan nikah sorunludur..
Bu işin eşzamanlı yapılması gerekir..
İsteyen yine belediyede, muhtarlıkta, konsoloslukta yaptırsın.. Oradaki nikahlarda da noter bulunması istenebilse; isteyen doğrudan noterde yaptırsın.. Ya da konsolosluklar aynı zamanda noter görevi de yaptıklarından, oradaki bir bilirkişinin gözetiminde herhangi bir dine ya da mezhebe göre nikah yapılabilir..
Noter aracılığı ile yapılan nikah merasimlerinde bütün dini ve hukuki şartlar eşzamanlı olarak yerine getirilebilir..
Türkiye insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olacaksa bu konuya da bir çözüm getirmesi gerekir..
Bir gelenek var. Düğünde takı takılır. Bunların kayıt altına alınması konusunda mali bir düzenleme gerekebilir mesela.
Mihri muaccel ve mihri muahherin, mali açıdan kayıt altına alınması gerekir.. Eğer kayıtlı ekonomiye geçeceksek bu şart.
Yahudilikte Drohoma konusu var mesela..
Yarın nüfus cüzdanından din maddesini çıkarınca dini kimlik meselesi gündeme gelecek. Zekat konusu gündeme gelecek. Dini vergilerin matrahtan düşülmesi gündeme gelecek.
Zekatı nasıl hesaplayacaksınız..
Nikahta mezhebe dayalı farklılıklar sözkonusu. Kişinin din ya da mezhebi kendi anlık beyanına göre mi olacak?.
Aslında anayasa değişikliği yapılırken, bunların anayasa metnine girmesi açısından değil, ama bunların hukuki çerçevesi oluşturulması aşamasında, sorunsuz, genel kapsayıcı bir düzenleme yapmak gerekiyor..
Şimdi şurası mabed mi değil mi tartışması yapılıyor. Mabed, Mabud, ibadet, kulluk ve cemaat, cemaata katılımın mali ve hukuki sonuçları, yüklediği sorumluluklar, zekat, vasiyyet, miras hukuku gibi konular kimsenin gündeminde değil..
Bunlar kamunun meselesi değil, bireyin ve toplumun meselesi. Devletin bu toplumsal talebe engel olmaması, mevzuatın mani teşkil etmemesi gerek.. Asıl mesele bu. Bu işlerin açık ve şeffaf hale gelmesi gerek..
İstemeyen bu kuralların hiç birine bağlı kalmayabilir, ama bizde biliriz kim, bu şartları yerine getiriyor, kim getirmiyor..
Bu konuda en kolay düzenleme sanırım noterlerin nikah kıyması konusunda yapılabilir.. Noterlik, özel hukuk alanında bir yargı gibi çalışabilir..
Geçen gün Yargıtay, Diyarbakır’da 34 yıl önce kıydırdığı imam nikahı nedeniyle hakkında 2009 yılında dava açılan sanığa ceza veren yerel mahkeme kararını bozmuş. Yazık değil mi, 34 yıldır süren bir dava.. Diyarbakır’da 1979 yılında resmi evlilik yapmadığı kişiyle imam nikahı kıydıran C.D. hakkında 2009 yılında kamu davası açılmış. Çermik Sulh Ceza Mahkemesi, C.D’nin, aralarında “evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma suçundan” cezalandırılmasına karar vermiş. O gün doğan çocuklar bugün 30 yaşlarında olsa gerek..
Bu işe artık bir nokta koymamız gerek.
Keşke devlet her işi omuzuna almasa. Düzenleyici, denetleyici, hakem rolünde olsa.
Selâm ve dua ile..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir