Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit

Reyhan bahçesinde kan ve gözyaşı!

 

Reyhanlı’da 2 ayrı patlamada, gelen son bilgilere göre en az 40 kişi öldü ve 100’e yakın yaralı var… Bu rakamlar kesin değil. Artabilir de..
Reyhanlı’da yaşanan ilk saldırı olayı değil bu. Son da olmayabilir..
Patlamalar, belediye ve PTT gibi, Suriye’den gelenlerin yoğun olduğu iki noktada gerçekleştirildi.. Tam da Erdoğan’ın ABD’ye gitmeye hazırlandığı, Suriye sorununun çözümüne ilişkin yoğun diplomatik temasların yapıldığı bir zamanda meydana gelen saldırı dikkat çekici..
Ahmet Davudoğlu’nun açıklamalarından Türkiye’nin bu saldırıya cevap vereceğini anlıyorum..
Saldırının Suriye plakalı araçlarla gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Bu işi kim yaptı, içeride bunlara kim destek oldu ve gayeleri neydi..
Saldırganların bundan sonraki hedefleri konusunda da dikkatli olmak gerekiyor..
Failleri yakalamak ve cezalandırmak bu anlamda yeterli değil.. Olayın bu açıdan çok yönlü soruşturulması gerek..
Bakarsınız başka ülkeler, istihbarat örgütleri ve başka örgütler de çıkabilir işin içinden..
İran’da haziran sonunda seçim var İran’da sular durulmak bilmiyor..
İsrail, bölgedeki dengeleri değiştirecek askeri güç dengesinin bozulmasına yol açacak dalgalanmalar konusunda sessiz kalmayacaklarını açıklamasının ardından Rusya’nın Suriye’ye verdiği füzelerin ve bu benzeri silahların Hizbullah kamplarına transferinin başladığına dair Hizbullah’ın açıklamaları da dikkat çekici..
Daha önce bölgeye giren 1200 kadar silahlı peşmerge ve Ürdün’den Suriye’ye gelen özel kuvvetlere mensup avcı birliklerinin ardından İsrail’in açıklamaları ve Hizbullah’ın meydan okumasından yola çıkarak, Suriye’de bir hesaplaşmanın yakın olduğunu söylemek çok da abartılı bir iddia olmasa gerek..
Suriye’den söz ederken  Suriye ile birlikte Türkiye, Mısır, İran, Hizbullah, İsrail, ABD, Fransa ve Rusya’dan da söz etmek gerekiyor..  Suriye’nin geleceği konuşulurken, sadece Esed’in geleceği değil, İsrail’in geleceği de konuşuluyor.. Suriye’nin geleceği bir bakıma İran’ın geleceği ile de ilgili.. Reyhanlı’daki patlamayı bu olgular ışığında okumak gerek..
Bakalım bundan sonra ne olacak? Hangi bilgilere ulaşılacak!.
Bu son olmayacak, ilk de değildi..
Bu arada olaydan sonra bazı gençlerin Suriyelilere saldırmaları da bu işin peşinde birtakım provokatif grubların devrede olduğunu gösteriyor.. Birileri “tavşana kaç-tazıya tut” diyor sanki.. Bu yaklaşım bu işin içinde Ergenekonun olacağı kuşkusu yanında, Muhaberat’ın, Türkiye’deki bazı unsurları eli ile yerli halkı mültecilere saldırmak için iş üzerinde olduğu gibi bir yoruma da kapı aralanıyor.. Bölge gençlerinin Suriye’ye saldırtılması girişimi de yeni değil. Bu işi de takip etmek gerek. İpucu bu tezgahta yakalanabilir..
Gelişmeleri yakınen takip etmek ve dikkatli olmak zorundayız. Bu saldırılar başka yerlerde de olabilir.. Kışkırtmalara ve dedikodu kaynaklı haberlere karşı da dikkatli olmamız gerek..
YİNE NOTERDE NİKAH MESELESİ-2
Dün kaleme aldığım konu aslında önemli bir konu.. Resmi nikah yapan ve dini açıdan bunu yeterli gören birçok kişi, şimdi daha dindar bir hayata geçerken sıkıntı yaşıyor.. Ya da dini nikah denen geleneksel ritüelin şartlarının tam olarak yerine getirilip getirilmediği bilinmiyor. Mihri müeccel ve muaccel konuları, şahidler ve diğer şartlar bilinmiyor. Bunların resmi bir kayıt altına alınması gerek. Böylece bunlar medeni kanun yanında özel hukuk çerçevesinde geçerli yapılabilir.
Dini nikah denen nikahın bugün için bir rituel/merasim dışında bir özelliği yok gibi sanki.. Taraflardan herhangi biri “hayır” dedi mi, hiçbir yaptırım gücü yok..
Bu iş diğer dini topluluklar açısından da önem taşıyor.. Bu anlamda bir düzenleme yapılacak olursa, bu konu geçmişe dönük endişelerin giderilmesi açısından da önem taşıyacaktır.
Hatta bu düzenleme sebebi ile Türkiye’deki uygulama diğer ülkeler için de model oluşturabileceği gibi, birçok kişi, Türkiye’de dinleri ile ilgili nikah töreni yaptırabilir.. Türkiye için bu gerçekten kültürel mirasının zenginliğini göstermek açısından iyi bir hizmet alanı olur..
Burada kamu otoritesi açısından hiçbir sorun yok.. İki ayrı nikah merasimine de gerek yok..
Umarım bu konuda birileri bir adım atar ve güzel bir işe öncülük ederler de, herkes de kendilerine dua eder.. Dini nikah, resmi nikah ikilemi de biter.. İkisi aynı anda yürürlüğe girer. Taraflar da hak ve sorumluluklarını bilerek aile olurlar.
Aslında bir ara ben bu konuyu Fatma Şahin hanıma da anlatmıştım. Bu konuda bir girişimi oldu mu bilmiyorum.
Bu işin olmaması için bir mani, engel ve itiraz var mı onu da bilmiyorum. Varsa, o kim ve niye karşı onu da öğrensek iyi olur. Onlara verecek cevabımız da olur elbette.
Selâm ve dua ile..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir