Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak – Yeni Akit

Terör denince!..

 

Batılılar terörle mücadelede kararlı da, terörün tanımı konusunda samimi, kararlı ve dürüst bir yaklaşım sergileyemiyorlar. Tıpkı Mısır darbesi konusunda olduğu gibi. Bu tavırları ne ilk, ne de son olacak gibi. Ebu Gureyb’i de biliyoruz. Guantanamo’yu da. Irak, Afganistan, Bosna ve bugün.
Eski defterleri açmaya hiç gerek yok. “Soğuk savaş” dönemini de. “Bir damla kan, bir damla petrol”ü hatırlayalım.
Batılılar hâlâ “kanlı tarih”lerini aklamanın ötesinde kutsamaya devam ediyorlar büyük ölçüde, resmen özür diler gibi yapsalar da! İspanya sokaklarında dolaşırken bunu daha iyi anlıyorsunuz.

“İslami cihad”, ya da “cihadi terör” derken hiçbir rahatsızlık duymazken, mesela Filistin halkına karşı siyonistlerin saldırgan politikalarından söz etmekten ciddi anlamda rahatsız oluyorlar.

Mesela, tapınak şövalyeleri ya da illuminati’den söz etmek de öyle.

Avrupa ve Amerika’da bir sürü “God’s Army”, “Chiristianity Army” kampları var. Bunlardan söz edildiğini duydunuz mu hiç!

İspanya’da bir engizisyon müzesini gezdim. Batı, kilise öncülüğünde bu zulmü yapan bir geçmişe sahip. Batılılar tam olarak bu geçmişle yüzleşmiş değiller.

Hâlâ bize Darwin’i okuturlar! Darwin Avustralya da bir eyaletin adı bugün. “Aborjinler-İnsanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlardır” diyerek Avustralya ve Yeni Zelanda da yaşayan Afrika dışında farklı bir kıtada yaşayan bir başka ırkın avlanmasına, katledilmesine izin verenler bunlar değil mi?
Bize hâlâ “Evrim teorisi” diye Darwin’in nazariyesini okuturlar, ama Aborjinlerden hiç söz etmezler.

Cumhuriyetin ilk yıllarında “Milli Eğitim” diye, (o zamanki maarif vekaleti) Din eğitimini, İslâm tarihini yasaklarken, “Yunan Medeniyeti Tarihi”ni ders olarak koydular. Bir millet dininden, tarihinden, dilinden, yazısından, geleneğinden, kıyafetinden zorla kopartılmaya çalışıldı. Bütün bunlar “Batılılaşma” adına yapıldı. Bu maksatla inanılmaz bir şekilde terörize edildik. İnsanlar zulüm altında ezildi. Bu toplumun zihninde “Batı=zulüm=terör” anlamına gelir. En son soğuk savaş ve batılıların desteklediği darbeler ve terör eylemlerinde gördük bunu. Onun için demokrasi, insan hakları söylemleri hiç gerçekçi gelmiyor. Özgürlük adına fuhşiyat ve müskirat gibi ahlak dışılıklar koruma altına alınmaya aile ve ahlak sanki baskılanmaya çalışılıyor gibi.
Batının derin gerçeği kan, gözyaşı ve terör üçgeni üzerinde hayat alanı bulur. Bu bugün de böyledir. Media, mafia, sermaye, siyaset, STK’lar arasındaki karanlık ve kanlı ilişkinin arkasında aynı “Derin” gerçek vardır!

Demokrasi dedikleri şey, acıktıkça yedikleri helvadan bir puttur. Makyaj malzemesi ya da başkalarını avlamak için oltaya taktıkları bir yem’dir sanki!
İspanya’ya gelmeden İstanbul’da uluslararası bir terör konferansına katılmıştım. İspanya’da tarihin labirentlerinde dolaşırken acılarım depreşti de.
Selâm ve dua ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir