Eylül’ün Hatırlattıkları
Ahmet Varol – Yeni Akit
Eylül’ün Hatırlattıkları
Aynı zamanda bir mevsim değişikliğinin başladığı dönem olan Eylül, insanlık tarihinde birçok önemli gelişmenin de yaşandığı bir dönemdir. Hatta tarihte birer kilometre taşı rolü oynayan bazı önemli olaylara adını vermiştir. 11 Eylül Olayları, 12 Eylül Darbesi, Kara Eylül Harekâtı vs. gibi Eylül’le birlikte anılan ve global ya da ulusal düzeyde belli dönemlerin yahut süreçlerin başlangıç noktasını oluşturan bazı gelişmeler bu ayla birlikte adlandırılarak tarihe yazılmıştır.
Eylül’ün tarihine baktığımızda ilk karşımıza çıkacak ve birinci derecede dikkatimizi çekecek hadisenin 11 Eylül Olayları olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki bu olaylar belli bir tarihe ismini vermiş ve zihinlere öyle yerleşmiştir. Kimse “ikiz kulelerin vurulması” demez; herkes 11 Eylül Olayları dediğinde maksadının daha kolay anlaşılacağına inanır. ABD bu olaylara bağlı olarak dünyada yeni bir dönem başlatmış, bu olayları iki önemli işgal saldırısının gerekçesi olarak kullanabilmiştir. Ondan dolayı hakkında muhtelif komplo teorileri de geliştirildi.
Türkiye’de ise Eylül denince ilk aklımıza gelen 12 Eylül Darbesi’dir. Çünkü bu olay yeni bir dönemin başlangıcı olduğu gibi pek çok hukuksuz uygulamanın da perdesini oluşturdu. O zamanki cuntanın dayatmacı politikasıyla kabul ettirilen ideolojik temelli darbe Anayasası’ndan henüz tam anlamıyla özgürlükçü ve hukuk ilkelerini önceleyen bir kuşatıcı anayasaya geçildiği de söylenemez.
Türkiye’de darbenin yıl dönümünü izleyen gün yani 13 Eylül tarihi de Filistin’de direnişe, özgürlük mücadelesine, işgale karşı bütünlüğe ve Siyonist işgalin hiçbir şekilde kabul edilmemesini gerektiren ilkelere ağır darbe indiren önemli bir olayın yıl dönümüdür. 13 Eylül 1993’te Oslo İlkeler Anlaşması imzalandı. Anlaşmaya Filistin tarafı sıfatıyla imza atanlar Filistin toprakları üzerindeki gayri meşru Siyonist işgali meşru kabul etmek suretiyle bu davanın temel ilkelerine darbe vurmuşlardır. Anlaşmayı kabul etmekle aynı zamanda Siyonist işgale karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini bırakarak bütün her şeyi masaya taşıdıklarını, direniş konusundaki kararlılığından vazgeçmeyeceğini bildiren İslâmî hareketin ve diğer direniş gruplarının tutumlarından da teberri ettiklerini duyurmuşlardır.
Filistin halkını derinden sarsan bir başka önemli olayın yıl dönümü de 16 Eylül’e tekabül ediyor. 16 Eylül 1982 tarihinde, o zaman Lübnan’ın güneyini ve başkenti Beyrut’u işgal altında tutan Siyonist işgal güçleri Hıristiyan Falanjist militanlarla işbirliği yaparak ünlü Sabra ve Şatilla katliamını gerçekleştirdiler. Lübnan hükümetinin açıklamasına göre bu vahşi katliamda toplam 991 kişi öldürüldü ve sadece 328’inin kimliği tespit edilebildi. Saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden çoğunun kimliği tespit edilemedi. Ne kadar ilginçtir ki katliamın infazcısı olan Falanjist militanların lideri Dr. Semir Ca’ca’ bu vahşetten dolayı ömür boyu hücre hapsine mahkûm edildiği halde ABD ve İsrail’in talimatlarıyla Fuad Sinyora döneminde serbest bırakıldı ve bugün Lübnan siyaset meydanında boy gösterebilmektedir. Bu katliamla ilgili talimatlarından dolayı “Beyrut Kasabı” olarak nitelendirilen Ariel Şaron ise uzun süreden beri ölüm döşeğinde hırlamaya devam ediyor.
Filistin davasına darbe vuran bir başka önemli hadise de 17 Eylül 1978’de Mısır’la işgalci Siyonist devlet arasında Camp David Anlaşması’nın imzalanmasıdır. Bu anlaşmayla Mısır, Siyonist işgal devletini resmen tanıyan ilk Arap ülkesi oldu ve bu işgali “meşrulaştırma” politikasının da önünü açtı.
Filistin davasında Eylül’ün tarihine baktığımızda karşımıza çıkan bir önemli olay da eski Ürdün Kralı Hüseyin’in Siyonist işgal devletinin talimatlarıyla ve onunla koordineli bir şekilde, Filistinli direnişçileri Ürdün topraklarından çıkarmak amacıyla gerçekleştirdiği Kara Eylül Hareketi’dir. Bu hareketin amacı Ürdün’e konuşlanan ve oradan işgal altındaki Batı Yaka bölgesine yönelik eylemler düzenleyen, böylece Siyonist işgalcileri rahatsız eden direnişçileri tasfiye etmek, bir kısmını öldürmek sağ kalanları da başka yerlere sürgün etmekti. Ne yazık ki operasyon amacına ulaştı.
29 Eylül 2000 de Filistin davasında önemli bir süreç oluşturan Aksa İntifadası’nın başlangıç tarihidir.