Hayatı “Basın Özgürdür”le Geçti, Sonunda Gazeteciyi Dövdürdü!

0

Ali Karahasanoğlu – Yeni Akit

Hayatı “Basın özgürdür”le geçti, sonunda gazeteciyi dövdürdü!

 

İstanbul Barosu’nun olağanüstü kurulunda muhabirimiz Mehmet Özmen’e dayak atılması, salondan tekmelenerek çıkartılması öncesinde, ceza hukuku profesörü Köksal Bayraktar, Divan Başkanı sıfatı ile, şu konuşmayı yapmış:

“Savunma mesleği bugün tehlikelerle karşı karşıyadır. Baro yönetimin yargı önüne çıkarılmak istenmesi hepimizin ortak tepkisini çekmiştir. Bugün barolar, avukatlar, hukukçular zor bir dönemde bulunmaktadır. Telefonlarımız dinleniyor, bürolarımız aranıyor, üstlerimiz aranıyor, duruşmalarda bizlere söz verilmiyor, polis ve jandarmanın baskı, tehdit ve şiddetiyle karşı karşıya geliyoruz ve mesleğimizi yerine getirmemize imkân bırakılmıyor. Bazı meslektaşlarımız gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve yargılanıyor.”
Dahası da var ama..

Hortumcuların avukatlığını yapmakla ünlenen bu zata köşeyi bırakmaya değmez..
Benzer söylemlerin hepsine cevap olması açısından, bu iktibasla yetinelim..

Ergenekoncu Hurşit Tolon’un da avukatlığını üstlenen bu profesöre hatırlatalım: “Siz yine iyisiniz. İddianız doğru olsa bile, sadece tehdit altındasınız. Biz ise, eyleme geçmiş sizin tehditlerinizle karşı karşıyayız. Bakın bir muhabirimizi, tekme tokat nasıl attınız, salondan..”

Avukatlık hayatı, kartel yazarlarını mahkemelerde savunmakla geçen bu zat.. Doğan grubunun tüm davalarında sanık avukatlığı yapan… En adice haberleri bile, “Basın özgürlüğüdür. Basına dokunulamaz. Basına ceza verilemez. Muhabirin haber verme hakkı kutsaldır” diye savunan bu adam.. Karşısında Akit muhabirini görünce, 50 yıldır mahkemelerde yaptığı savunmaların hepsini unutup, hemen tornistan etmiş ve, “Kürsüden aşağıya in” talimatını vermiş..

Oysa benim arşivimde bile, yüzlerce dilekçesinde yer alan “Basın özgürlüğü.. Basın özgürlüğü.. Basın özgürlüğü” diye tekrar yapan bu zat, birden basın düşmanı bir despot olarak karşımıza çıktı..

Yetmedi, yanındaki divan üyesini yollayıp, muhabirimize fiili saldırıda bulundurttu..
Sonra da avukatlara yönelik polis tehdidinden bahsediyor.
Haydi ordan, darbeci Tolon’un avukatı..
Haydi ordan, hortumcuların avukatı..
Haydi ordan, Savarona’da fuhuş yaptıran Kazakistanlı sözde iş adamının avukatı..

¥

Baro toplantısında, muhabirimizi susturmak için kumpas kuran Ergenekoncuların avukatı Celal Ülgen, dün Silivri’de, “Nerde kalmıştık” türünden darbecileri savunmaya devam ediyordu…

Yine bildik numaralar.. Yine yargılamayı sürüncemede bırakmak için işi sulandırma atakları.. Yine hakimin duruşmayı yönetme hakkına müdahaleler, “Ben konuşacağım ben konuşacağım” diye hakime müdahaleler.

Oysa kendisi, bir gazetecinin.. Daha bir gün önce.. Bırakın konuşmasını.. Salonda bulunmasına bile tahammül edememişti..

Hatırlatalım, Silivri’de “Söz hakkı” isteyenlerin.. Haliç’te bir gazeteciyi nasıl tekmelediklerini..

¥

Ve Ergenekon’da sona gelindi..
Köksal Bayraktar’ı ile..
Celal Ülgen’i ile..
Hatta İstanbul Barosu’nun tüm yönetimi ile savundukları darbeci sanıklara, onlarca müebbet hapis cezası istendi..
Savcı mütalaayı okudu..
Şimdi savunmalar yapılacak..
Bakalım ne diyecek, darbe sanıkları..
Hepsinin tek tek savunması alınacak..
Ama önce kartel medyasında başladı savunmalar..
Bir gazetecinin, yüzlerce kişinin önünde dövülmesi hakkında tek satır haber yapamayanlar..

Darbeci generallerle iş bitiren gazeteciler için istenen cezalara fena bozulmuşlar..
Hemen olayı dramatize etmek için..

Savcının daha mütalaayı okuması bitmeden..

Sanıklardan iki tanesinin küçük kızlarının resimlerini koyup, “Cezalar kesinleşirse, artık babalarını göremeyecekler” diye başlık atmışlar..

O sanıkların kotarmaya çalıştıkları darbeler gerçekleşseydi, bizim çocuklarımız sanki bizim yüzümüzü görebilecekti.

Bırakın o darbeyi..
Daha önceki gün.. Baro toplantısındaki gözü dönmüşler, amaçlarına ulaşsaydılar.. Muhabirimiz Mehmet Özmen’in çocukları, sanki babalarını görebileceklerdi..
Evet, kimsenin çocuğu üzülmesin.. Babasız büyümesin..

Ama bunun için, önce başkalarının çocuklarını üzmek için, derindekilerle iş kotaranlar bir adım atsınlar..

Bıraksınlar bu kirli işleri..

Sonra mahkemeden “Af” istesinler..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir